21 Kasım 2024 Perşembe
Sinema

Kadrajın Ne Tarafından Bakıyorsun? Kefernahum Film Tahlili

Kefernahum, Nadine Labaki'nin yönettiği Lübnan yapımı 2018 çıkışlı drama filmi. İlk gösterimini 2018 Cannes Film Festivali'nin ana yarışma bölümünde gerçekleştirilmiş ve 2018 Cannes Film Festivali'nde Jüri Ödülü'nü kazanmış.

Film, 24 Şubat 2019 tarihinde düzenlenen 91. Akademi Ödülleri'nin Yabancı Dilde En İyi Film Ödülü kategorisinde yarışmak üzere Lübnan’ın aday adayı olarak gösterilmiş ve dokuz filmden oluşan kısa listeye girdikten sonra yapılan oylamada Akademi Ödülleri’ne aday olmuştur.

Kefernahum, 4 milyon dolarlık bir üretim bütçesine karşı dünya çapında 68 milyon doların üzerinde uluslararası gişede hasılata kavuştuktan sonra, tüm zamanların en yüksek hasılatlı Arap filmi ve tüm zamanların en yüksek hasılat yapan Orta Doğu filmi olmuştur.

Filmin bazı oyuncuları;

Zain Al Rafeea: Zain El Hajj, Filmin baş kahramanı…
Yordanos Shiferaw: Rahil (aynı zamanda Tigest olarak bilinir), Lunapark'ta temizleyici olarak çalışan belgesiz bir Etiyopyalı kadın.
Boluwatife Treasure Bankole: Yonas, Rahil'in belgesiz çocuğu.

Senarist ve yönetmen Nadine Labaki filmin konseptini şöyle anlattı:

Günün sonunda, çocuklar gerçekten çatışmalarımız, savaşlarımız, sistemlerimiz, aptalca kararlarımız ve hükümetler için çok yüksek bir bedel ödüyorlar. Sorun hakkında konuşma ihtiyacını hissettim ve düşündüm ki eğer bu çocuklar konuşabilseydi ya da kendilerini ifade edebilselerdi, ne derlerdi? Onları görmezden gelen bu toplum bize ne söylerlerdi?

Filmin içeriğine giriş yapacak olursak;

Hayatın akışında her birimizin verdiği mücadeleler vardır. Verilen çabaların yaşam mücadelesine dönüştüğü coğrafyalarda durum daha da zor bir hâle varabiliyor. Es geçtiğimiz yaşam mücadelesinin yalnızca bir örneğinin ekranlara taşındığı bir 'film' Kefernahum. Bir mücadelenin dalları ne kadar yükseğe uzanır?  Elleri kelepçeli bir çocukla açılan ilk sahne “Bu çocuk ne yapmış olabilir?” sorusunu akıllara getirirken sonrasında “Bu çocuk bu kadar acıya nasıl katlandı?” sorularıyla yürek burkan gerçekliği gözler önüne seren bir film. Sadece kameranın kadrajında kalan hayal ürünü bir film olmaktan çıkıp tüm gerçekliğiyle izleyenin yüreğine dokunan mücadele oluyor.


Baş karakterimiz Zain, Suriye’deki savaştan dolayı oradan ayrılmak zorunda kalıp Beyrut’a ailesiyle birlikte yerleşen, ailesine destek olmak için mahallenin bakkalında çalışıp bir yandan da kardeşleriyle birlikte sokaklarda çeşitli şeyler satarak hayatta kalmaya çalışan bir çocuktur. Kız kardeşi Seher'le aralarında farklı bir muhabbet vardır. Bulundukları coğrafyanın adetlerine kurban gitmesinden korkarak kardeşini koruyama çalışır ve küçük yaşta evlendirilmesine karşı çıkar. Olaylar Zain’in istemediği şekilde gerçekleşmeye devam ederken bu duruma daha fazla dayanamayarak evden kaçar. Hikâyenin bu noktada farklı bir yoksulluğa bağlanmasıyla senaryo tamamen değişir. İlk sahnede gördüğümüz Etiyopya'lı kadın Rahil'le yolları bir şekilde birleşir. Kaçak yollarla Beyrut’a gelmiş olmasıyla ortak yönleri de olan Zain’e sahip çıkar ve onu barakadan bozma evine götürür. Rahil çalışırken Zain’de onun bir buçuk yaşındaki bebeği Yonas’a bakar. Aralarında kan bağıyla olmayıp gönül bağıyla olan o derin bağ kurulur. Zain’in kendi ailesinde yerine getirmesine engel olunan abilik görevini nasıl bu bebeğe karşı üstlendiğini ve Zain'in fedakârlığını, sağlam tutuşuyla birlikte iradesini gördüğümüz sahnelere şahit oluruz. Filmde olayların akışı zorluklarla devam eder. Hapishaneye kadar giden süreçte Zain yetişkin bir adamın bile kaldıramayacağı zorlukları yaşarken bu yaşanılan mücadelenin gerçek olduğunu düşündüğümüzde dünyanın kendi yaşadığımız çevreden ibaret olmadığını, başka coğrafyalarda insanların en kötü şartlarda imkansızlıkların içine hapsolduklarını ve kendi hayatımızda dert edindiğimiz bazı şeylerin ne kadar da küçük olduğunu gösterip hatırlatır.

Mülteci, sığınmacı gibi farklı şekillerde isimlendirdiğimiz ve yeri geldiğinde dışlanıp küçümsenilen insanların arasında Zainler olduğunu unutuyoruz. Ya da belki de daha kötüsü hiç düşünmüyoruz bile. İmkansızlıklara mecbur bırakılan insanların hayatla verdiği mücadelenin sadece bir örneği Kefernahum. Hapishane sürecinden sonra filmin ilk açılış sahnesini burada görüyoruz. Soruların, düşüncelerin ve önyargıların değiştiği anları yaşatan sahne...

Annemden, babamdan beni dünyaya getirdikleri için şikayetçiyim!

Yanlış düzene 'dur!' diye haykıran bir cümle...

İmkansızlıklar içinde imkân oluşturmaya çalışan hayatların mücadelesini hiçe saymak ve bu bencilliğin içinde yalnızca kendi çıkarları uğruna karartılan hayatların farkında olmamızı tüm gerçekleriyle anlatan bir film. Zain karakterinin gerçekten filmin hayali bir karakteri olmadığını öğrendiğimde film beni daha da etkiledi. Öyle ki filmdeki performansının arkasında yatan koca bir yaşanmışlığı bakışlarında bize açıkça gösteriyor ve yönetmen Nadine Labaki’nin dediği gibi bunun için rol yapmasına bile gerek kalmıyor.

Yönetmen Zain’in filme dahil olmasını ise şu şekilde açıklıyor:

Oyuncu seçimi çok uzun ve zorlu bir süreçti. İnsanlarla, çocuklarla mülakat yapmak ve çocuklarla sokakta konuşmak için Lübnan’ın her yerine giden bir oyuncu bulma ekibim vardı. Lübnan sokaklarındaki tüm çocukları gördüm, birçok çocukla mülakat yaptılar ve Zain de bunlardan biriydi. Kaseti gördüğümde -sokakta arkadaşlarıyla oyun oynuyordu-, filmde yer alacak kişinin o olduğunu anlamak gerçekten sadece iki dakikamı aldı. Gözleri ve diğer her şeyi…

Filmin diğer çarpıcı sahnelerinden biri ise Zain’in pasaport fotoğrafı için gülümsediği sahne olabilir. Gözlerinden sezilen yorgunluğu ve bir yetişkinin yaşanmışlığından fazlasını görebiliyoruz. Kameranın saklayamadığı gerçeklerden biri... ve tabii yine gerçekleri görmek isteyen yüreklerin gördüğü kadrajdan... İzlerken belgesel tarzında bir film hissiyatı vermesi kameranın baktığı kadrajı genişletirken gerçekçiliği de arttırıyor ve izleyiciye bakış açısından geniş bir alan bırakıyor. Hangi taraftan bakmak istersen…

Filmin çekimleri esnasında 12 yaşında ve hayatında hiç okula gitmemiş olan Zain Al Rafeea şimdi Norveç’te 12 yıldan sonra eğitimine başladı ve bir kimlik belgesine sahip oldu. Şu anda da dünyanın çok farklı yerlerinde bu tür zorlukları yaşayan ve bombaların, işkencelerin içinde yaşama mücadelesi veren tüm çocukların hak ettikleri güzel yaşamlara sahip olmaları duâsıyla... Gazze'nin ve dünyanın mağdur çocuklarını unutmayalım. Zain'ler ve daha nicelerinin yorgun bir gülümsemesi değil de cıvıl cıvıl çocuk gülümsemeleri olsun.

Gerçekleri görelim ve farkında olalım.

Gökçenur Şahin