Genç Öncüler’in Mart/140. Sayısı, “Etiket Dünyası ve Mahremiyetin Tükenişi” manşetiyle yayınlandı!
Dergide bu ay teşhircilik, görünür olma çabası, mahremiyetin mahiyeti ve modern dünyada mahrem olanın pazarlanması dosyaya taşınıyor.
Derginin sunuş yazısı ise şöyle:
Her şeyin pazarlanıp hızla başkaları tarafından satın alındığı bir dönemde yaşıyoruz. En büyük kaygımız ise curcunası sonlanmayan bu pazardaki etiket fiyatları. Endişeli bakışlarla müşterilerimizin ilgisi hep üzerimizde tutulmak isteniyor. İnsanlar da gerçek olmadığını bildiği halde sadece pazarlanıp beğenilmeye uygun sahte bir kişilik yaratıyor. Maalesef karakterimizi kendisi vasıtasıyla tanımladığımız nitelikler artık bir mağazada satılan kıyafet veya bir markette satılan ürünün niteliklerinden farklı değil; sadece daha çok beğenilsin diye söylenmiş sözlerimiz, sadece daha çok ilgi çeksin diye paylaşılan durumlarımız var. Elbette bu sadece sahte bir kişilik yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumsal ilişkilerde mahremiyet sınırlarının da alaşağı olmasına neden oluyor. Çoğumuzun sürekli şahit olduğu üzere müşterilerinin ilgisini çekmek için kişinin sadece kendisine, eşine veya ailesine ait olan duygular, yaşanmışlıklar, ilişkiler, sözler, durumlar vb. olan her şey bu devasa pazar içerisinde ortaya dökülüyor ve her birisine piyasa değeri biçiliyor. Adeta bu etiket dünyasında bir ürün olma pahasına kıymeti bazen sadece kendimiz, eşimiz, ailemiz ve bazen arkadaşlarımızla açığa çıkabilecek mahremlerimizi meydana seriyoruz. Peki mahremiyet duvarlarının bu şekilde hızlıca ve heyecanla yıkılmaya başlaması gerçekten sağlıklı bir durum mu? Etrafımıza baktığımızda kendi gerçekliklerinden uzak ve sırf başkaları tarafından tayin edilmiş etiketlerle kimliğini inşa eden insanlar yok mu? Herkesin bu sorulara benzer cevaplar verebileceğini tahmin edebiliyoruz, maalesef mahremiyetin tükenişi bizleri toplumsal bir infialle de baş başa bırakmaktadır. Bu infial, insan ilişkilerinde sahte kişilik ve karakterlerin normalleşmesi ve ilişkilerin sadece kimlik etiketi piyasasının telkin ettiği ilgi ve dikkat çekme arzularına indirgenmesidir. Böylesi bir hastalık hepimizin şahit olduğu üzere hızla yaygınlaşmakta.
Genç Öncüler dergisi olarak ay etiket dünyasını ve mahremiyetin tükenişini dosyaya taşıyoruz. İnsanların kendilerini ispat etmek için üzerlerindeki kıyafetlerin, ellerinde tuttukları kitapların, gittikleri yerlerin etiketine muhtaçmış gibi davranmasını; bunun sonucunda mahremiyet algısının tarumar olmasını, eskilerin, duyması halinde tüyleri diken diken olacak şekilde ayıplayacağı mahrem şeylerin günümüzde rahatça ifşa edilmesini ve hatta bilinçli bir şekilde sergilenmesi dosyada yer alan konulardan.
Furkan Gençoğlu teşhircilik adı altında mahremiyetin sergilenmesini yazdı. Nisanur Çekmece Müslümanın hayatında gösterişin ne demek olduğunu kaleme aldı. Fatma Sena Yabanigül “ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol” dedi. Osman Zinnur Aksu, sosyal medya ağlarının mahremiyeti nasıl etkilediğini irdeledi.
Dosya dışı konularda Ayşe Can iffet kavramını inceledi. Hatice Beyza Öztürk, 28 Şubat’ın hala devam eden yüzünü sayfalara taşıdı. Ömer Faruk Kırbaşoğlu “izm”leri kaleme aldı.
Bu ay Abdullah Yıldız Hoca ile gençlik ve namaz üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşi de dosyada. Bunun yanında şiir, mekan yazıları, fotoğraf sayfası, hikaye ve denemelerle Genç Öncüler mart ayında da yine dopdolu.
Genç Öncüler’in genç yazarları olarak gayemiz; toplumsal yaşamımızda karşılaştığımız iyilikleri, kötülükleri, kolaylıkları ve zorlukları, siz değerli okurlarımıza en anlaşılır şekilde aktarmaktır. Kadromuz, adaletle şahitlik vazifesini unutmayarak yazılarını kaleme alma gayretindedir. Çünkü bu bize Rabbimizin vahiyle sabit kıldığı bir görevdir. Bütün sayılarımızı bu bilinçle çıkarıyoruz. Çalışmamızın hayırlara vesile olmasını diliyor, keyifle okumanızı temenni ediyoruz.
Genç Öncüler Yayın Kurulu