Zaman ve imge kavramlarını, özellikle ‘an’ın yoğun olarak işlendiği Semih Kaplanoğlu’nun ‘Yumurta’ filmindeki bir sahne üzerinden değerlendireceğim.
Yusuf üçlemesi diye bilinen yumurta, süt, bal filmlerinde sondan başa doğru devam eden bir süreç yer almaktadır. Yusuf adlı karakter, ilk filmde yetişkin, ikinci filmde genç, üçlemenin sonuncu filmi olan Bal filminde ise çocuktur Serinin ilki olan Yumurta filminde Yusuf hayatının yetişkinlik dönemindedir. Diğerlerinde ise sırasıyla gençliği ve çocukluğu anlatılır. Tersten gidişi bile zaman mefhumu bağlamında oldukça manidardır.
Film bizlere imgelerle birçok anlam çıkarmamızı sağlayan, özellikle zaman içindeki seyri konusunda derin anlamlar içeren görseller sunmaktadır. Yumurta filminde bunun birçok örneklerini görebilmekteyiz.
Yumurta filminde İstanbul’da yeni bir hayat kuran Yusuf ‘un annesinin ölümü üzerine taşradaki evine geri dönüşü konu edilmektedir. Geri dönmek için planlar yapan Yusuf’un karşısına ufak tefek aksilikler çıkmakta ve gidişi ertelenmektedir. Sonunda yola çıkan Yusuf filmde dönüm noktası saydığımız bir olayla karşı karşıya gelir. Bir köpek yolunu keserek üstüne atlar ve bayılan Yusuf ayılana kadar hatta yolunu tekrar taşraya çevirene kadar başında dikilir.
Yusuf o zaman dilimi içerisinde kendisiyle bir hesaplaşma yaşamış ve geriye dönmüştür. Yani bırakıp gittiği ve yeniden gitmek istediği taşradaki hayatına. Peki ne oldu? Sahnenin bize gösterildiği hali ile anlamı arasında sembolik bir anlatı söz konusudur. Yaklaşık beş dakika süren sahnede Yusuf, geçmişini, annesini, evini, kaçış sebeplerini, sevdiği kadını, unuttuğu arkadaşlarını görmüştür. Bir ‘an’ üzerinden adeta hayatı verilmiştir ve sahnenin sonunda ağlayışı da hesaplaşmasında yenildiğini göstermiştir. Bize içindeki savaşı göstermenin yanı sıra Hz. Yusuf’a kadar götürür. Bu demektir ki yalnızca bir andan ibaret gibi görünen şeyler bizleri geçmişe, geleceğe ve içinde bulunduğumuz ruh haline götürebilecek büyüklüğe sahiptir. Yusuf’un geri dönüşünde günlerdir yumurtlamayan tavuğun o gün yumurtlaması, yeniden doğuşu olarak sembolize edilmektedir.
Dolayısıyla yenilgiye uğramış olan Yusuf’un aslında galip geldiği gözler önüne serilmektedir.
Zamanın, geçmiş-şimdi-gelecek olarak basitçe ayırmanın yanı sıra imgeler ile aslında birbiri içine geçmiş bir şey olduğunu gösterir. Döngüsel bir yapı içinde olan zamanda Aristo’ya göre ‘şimdi’ bir sınır olarak vardır, geçmiş ve geleceği ayıran bir sınır. Oysa bu filmde ‘şimdi’ bütün bir süreç anlamında ifade edilmektedir. Diğer bir deyişle tek bir ‘an’ bütün hayatını değiştirmiştir.
Merve Kesenci