23 Ekim 2024 Çarşamba
Genç Öncüler

Gazzeli Bir Anne ve Oğlundan...

Gazze'de yaşayan bir anne ve oğlunun dergimize gönderdiği ses kaydının çevirisidir.

Ben Gazze’den Fi­lis­tin­li bir an­ne­yim. Size İsrail se­be­biy­le yerle bir edil­miş Han Yunus şeh­rin­de gün­lük ha­ya­tı­mız­dan ve kar­şı­laş­tı­ğı­mız zor­luk­lar­dan bah­set­mek is­ti­yo­rum. Ev­ren­de­ki kim­se­nin ta­sav­vur ede­me­ye­ce­ği ve kat­la­na­ma­ya­ca­ğı kadar zor şart­lar al­tın­da yaşam lok­ma­mı­zı ara­dı­ğı­mız ha­ya­tı­mız­dan bah­set­mek is­ti­yo­rum.

Ben, yaş­la­rı bir­bi­rin­den fark­lı en kü­çü­ğü 2 ya­şın­da olan 6 çocuk an­ne­si­yim. Sa­bah­la­rı erken uya­nı­rım ve ço­cuk­la­rım­la ahşap, odun, kâğıt top­la­ya­bil­mek için görev da­ğı­lı­mı ya­pa­rım ki ateşi yakıp eli­miz­de olan­lar­dan yi­yecek bir şey­ler pi­şi­re­bi­le­lim.

Küçük ço­cuk­la­rı­mın ol­duk­ça uzak böl­ge­ler­de­ki yı­kıl­mış ev ve so­kak­lar­dan ge­tir­dik­le­ri kâğıt ve ah­şap­lar­la ateşi ya­kı­yo­ruz ve biraz ekmek pi­şi­ri­yo­ruz. Sabah ha­zır­la­dı­ğı­mız bu küçük öğün­den sonra ço­cuk­la­rı­mın bir diğer teh­li­ke­li yol­cu­luk za­ma­nı ge­li­yor; gün­de­lik iş­le­ri­miz için kul­lan­dı­ğı­mız tuzlu su ara­yı­şı.

Ço­cuk­la­rı­mın al­tı­sı­nın da bün­ye­si zayıf, al­tı­sı da kilo kay­bet­miş zayıf ço­cuk­lar. Büyük su bi­don­la­rı­nı uzun me­sa­fe­ler bo­yun­ca sırt­la­rın­da ta­şı­yor­lar veya yerde sü­rü­ye­rek ge­tir­me­ye ça­lı­şı­yor­lar. So­kak­lar ise, ka­na­li­zas­yon su­la­rı, en­kaz­lar, cam par­ça­la­rı, demir par­ça­la­rı ile dolu. Ço­cuk­la­rın ise ayak­la­rı çıp­lak çünkü bu­ra­da, Gazze’de bir çift ayak­ka­bı bile yok.

Ço­cuk­la­rı­mın uzak me­sa­fe­ler­den ta­şı­dık­la­rı bu bi­don­lar yol­lar­da de­li­ni­yor ve sular dö­kü­lü­yor. Bu se­bep­le sü­rek­li ge­ri­ye dönüp bir daha bi­don­la­rı dol­dur­ma­la­rı ge­re­ki­yor ki sular ça­dı­rı­mı­za ula­şa­bil­sin.

Sular ça­dı­ra ulaş­tı­ğı zaman, bu az ve hiç de sağ­lık­lı ol­ma­yan, mik­rop­lar­la dolu olan ve ol­duk­ça tuzlu olan su­la­rı bu­la­şık yı­ka­ma­da, ça­ma­şır yı­ka­ma­da kul­la­nı­yo­ruz. Tabii ki te­miz­lik ürün­le­ri bu­lun­mu­yor biz de bu­la­şık­lar için kum kul­la­nı­yo­ruz. Ça­ma­şır­lar için ise bazen diş ma­cu­nu ve kum kul­la­nı­yo­ruz ya da ne olur­sa.

Eli­miz­de­ki sular bize bir­kaç saat bile yet­mi­yor, su­la­rı dol­dur­du­ğu­muz bi­don­lar küçük. Bu se­bep­le oğul­la­rım, gün içe­ri­sin­de bir­çok defa su dol­dur­ma­ya çık­mak zo­run­da ka­lı­yor­lar. Bu, gün içe­ri­sin­de yak­la­şık 8 defa gidip gel­me­le­ri demek olu­yor.

Bana ço­cuk­la­rı­mı so­ru­yor­su­nuz, bün­ye­le­ri çok za­yıf­la­dı, besin ye­ter­siz­li­ğin­den et­ki­le­ni­yor­lar. Eli­miz­de bu­lu­nan gı­da­lar temel be­sin­ler ba­kı­mın­dan nok­san. Ye­ter­li pro­te­in, yağ, kal­si­yum, vi­ta­min içer­mi­yor­lar. Çoğu kon­ser­ve şek­lin­de ve sa­de­ce be­zel­ye, bakla, ma­kar­na, ve mer­ci­mek gibi ürün­ler bu­lu­nu­yor.

Ço­cuk­la­rım de­vam­lı bir baş dön­me­sin­den, karın ağ­rı­sın­dan, ül­ser­den şi­ka­yet edi­yor­lar. Be­den­le­ri de ya­ra­lar­la dolu du­rum­da. Şeh­ri­mi­zin her ye­ri­ne sa­çıl­mış olan ka­na­li­zas­yon su­la­rı sağ­lık­la­rı­nı çok kötü et­ki­li­yor. Ka­na­li­zas­yon su­la­rı­nın ka­nal­la­rı­nı iş­gal­ci İsrail bir­lik­le­ri ta­ma­mıy­la yerle bir etti. Her yere sa­çıl­mış olan bu pis su­la­rın et­ra­fı­na ol­duk­ça teh­li­ke­li ha­şe­rat­lar üşü­şü­yor. Sa­de­de bö­cek­ler değil, fa­re­ler, sü­rün­gen­ler gibi ço­cuk­lar ve halk için ol­duk­ça sağ­lık­sız can­lı­lar top­lan­mak­ta. Ge­ce­le­ri uçan bö­cek­ler, sü­rün­gen­ler, ve ha­va­nın aşırı de­re­ce­de sıcak ol­ma­sı se­be­biy­le uyu­ya­mı­yo­ruz. 7 Ekim’den beri her­han­gi bir ay­dın­lat­ma, ışık, elekt­rik de bu­lun­ma­mak­ta ve ço­cuk­la­rım, sü­rek­li ka­şın­tı ve ter­le­me se­be­biy­le uyu­ya­ma­mak­ta.

Gazze hal­kı­nın çek­ti­ği zor­luk­lar bu an­lat­tık­la­rım­dır. Hiç kimse bu ya­şa­dık­la­rı­mı­zı ya­şa­ma­ya ne kat­la­na­bi­lir ne de bun­la­rı ger­çek­ten ya­şa­dı­ğı­mı­za ina­na­bi­lir. Ben, bir ev ha­nı­mı ola­rak ço­cuk­la­rı­mın sinir kriz­le­ri ve sü­rek­li hid­det­len­me­le­ri ile başa çık­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum. Ço­cuk­la­rım gün­de­lik ha­yat­la­rın­da sa­de­ce sü­rek­li bom­bar­dı­man kor­ku­su his­se­di­yor­lar ve bu­nun­la yüz­leş­mek zo­run­da ka­lı­yor­lar. Okul, eği­tim ya da on­la­rı ra­hat­la­ta­bi­lecek hiç­bir şey­le­ri yok. Bom­bar­dı­man es­na­sın­da du­yu­lan aşırı yük­sek ses se­be­biy­le çok kor­ku­yor­lar. Sü­rek­li bir yor­gun­luk his­se­di­yor­lar ki bu tür bir yor­gun­lu­ğu dün­ya­da­ki hiç­bir ço­cu­ğun kal­dı­ra­bil­me­si müm­kün değil.

Şimdi, oğlum İzzed­din size gün içe­ri­sin­de şahit ol­duk­la­rı­nı bi­rin­ci ağız­dan ak­ta­ra­cak. Buyur oğlum;

Se­la­mün aley­küm. Benim de günüm erken kal­kıp enkaz, moloz, ka­na­li­zas­yon su­la­rı ile dolu olan so­kak­lar­da ya­ka­bil­mek için odun, ahşap, kâğıt ara­mak­la baş­lı­yor. Ayak­la­rım ise çıp­lak ol­du­ğu için eve dön­dü­ğüm­de kan­lar içe­ri­sin­de olu­yor. Bütün bun­lar her­han­gi bir şeyle kah­val­tı­yı ede­bil­mek için olu­yor, her­han­gi bir şeyle ken­di­mi­zi idare et­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. Kah­val­tı­dan sonra tek­rar­dan su ara­mak için yola çı­kı­yo­rum. Su bi­don­la­rı­nı iple sır­tım­da ta­şı­yo­rum ve dön­dü­ğüm­de ise sır­tım yara içe­ri­sin­de olu­yor. Sa­de­ce bu tuzlu su­la­rı dol­du­ra­bil­mek için günde yak­la­şık 8 defa gidip ge­li­yo­rum. Tatlı su gel­di­ğin­de ise, her­kes ona hücum et­ti­ği için so­run­lar ve kav­ga­lar or­ta­ya çı­kı­yor, o zaman nasıl bir dün­ya­da ya­şa­dı­ğı­ma hay­ret edi­yo­rum, aklım al­mı­yor.

Benim canım güzel bir şey yemek is­ti­yor, canım tatlı su içmek is­ti­yor, canım meyve yemek is­ti­yor, canım okula git­mek is­ti­yor, canım doğru bir eği­tim almak is­ti­yor, canım bir ter­li­ğe sahip ola­bil­mek is­ti­yor. Bun­la­rın ta­ma­mı bizim hak et­ti­ği­miz şey­ler.

Ves­se­lam.

Çeviri; Maria Akraa