Kış Müminin Baharıdır
İnsanın doğuşu bahar aylarına benzetilir çoğu zaman. Şiirler yazılır, türküler söylenir bahar için. Sonuna yaklaştıkça da gelecek baharlara atıf yapılır. Kış ise dışarıdan bakıldığında yalnızca soğuk, karanlık ve zorluklarla dolu bir mevsim gibi görünür. Ancak hakikate dikkatle bakanlar, kışın bembeyaz örtüsünün ardında saklı olan derin hikmetleri ve manevi fırsatları fark eder.
Kış, insana ölümü hatırlatan bir aynadır çoğu zaman. Soğuk rüzgârlar ve karla örtülen toprak, hayatın faniliğini hissettirirken aynı zamanda baharın geleceğini müjdeleyen bir diriliş umudunu taşır. Bu mevsim, tabiatın sessizliğe büründüğü ve sükûnetin hüküm sürdüğü bir zamandır. Ancak bu sessizlik, sadece baharın habercisi olmakla kalmaz içsel bir dirilişe de kapı aralar. Tıpkı ağaçların tomurcuklanmadan önce yapraksız dallarında bir diriliş hazırlığı içinde olması gibi, insan da ruhunu bu mevsimde yeniden inşa edebilir.
Gündüzlerin kısaldığı bu mevsim, oruç tutmanın kolaylaştığı; nefsin terbiyesi için adeta fırsata dönüşen bir rahmet zamanıdır. Gecelerin uzaması ise ibadetin huzur dolu iklimine dalmak için bir davettir. İnsan, kendini dünyanın telaşından azat ederek Rabbiyle baş başa kalabileceği o derin, sükûnet dolu anların kıymetini bu uzun gecelerde yeniden keşfeder. Peygamber efendimiz bu hakikate dikkat çekmek için; “Kış müminin baharıdır.” diye buyurmuş ve hadisi şerifin devamında bunun nasıl mümkün olacağını açıklamıştır; “Gündüzü kısadır oruç tutar, gecesi uzundur namaz kılar.” 210. sayımızda üç ayların da gelişiyle kış mevsimini bahara çevirebilmek ve rahmet mevsimi olarak görebilmek için dosyamızı “Kış Müminin Baharıdır” manşetiyle hazırladık ve okuyucularımızın istifadesine sunduk.
Bu sayımızda yazarlarımızdan Belkız Mahitapoğlu, “İbadet ve Abid” başlıklı yazısında kavramsal bir çalışma hazırladı. Müberra Zırıh, girmiş olduğumuz mübarek üç ayların önemini kaleme aldı. Zehra Mahitapoğlu Köksal, bir Müslüman’ın Kur’an ile bağının nasıl olması gerektiğini aktarmaya çalıştı. Ayşenur Adıgüzel, “Kulluğun Önündeki Engeller” başlıklı yazısında İmam Gazzâlî’nin “Minhacu’l Abidin” adlı eserindeki yokuşlardan bahsetti. Ayşe Can Çelik, İmam Gazzâlî’nin “Hakikatin Arayışı” adlı eserinin tahlilini yaptı. Senanur Yaşaroğlu, “Kış Masalı” başlıklı yazısı ile aramızda yerini alırken Selim Cemil, “Kışın Gerçek Yüzü: Sokakta Yaşayanlar” başlıklı yazısı ile bu sayımıza bizlerle.
Mehmet Tokar, “Müslüman Bir Türk’ten Ateist Bir Çinli Üretmek” başlıklı yazısıyla bu sayımıza katkıda bulunurken Maria Akraa, “08.12.2024” başlıklı yazısı ile Suriye’deki Baas rejiminin çöküşünün ardından, Türkiye’de yaşayan bir Suriyeli olarak hissettiklerini aktarmaya çalıştı. Osman Zinnur Aksu, “Elveda 2024” başlıklı yazısında geçirdiğimiz bir yılın İslam dünyası için ne anlama geldiğini inceledi. Betül Sena Ünlü, “Afrikalı Annelerin Çocuklarına Anlattıkları Efsane: Abdullah Harun” başlıklı yazısı ile portre sayfasını hazırladı. Melek Öztürk Köroğlu, “Zarif Bir Ocak Bitkisi; Unutmabeni Çiçeği” yazısı ile Sude Karabeyeser ise “Filistin” isimli şiiri ile aramızda yerini aldı. Muhammet Furkan Yeşil ise “Zaman Tüneli” sayfasını hazırladı. 210. sayımıza katkıda bulunan tüm yazarlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Genç Öncüler olarak her koşul ve durumda hakkı dile getirip istikamet üzere olma sorumluluğumuzu yerine getirme gayesiyle bu ayki dergimizi siz değerli okuyucularımızın idrak ve beğenisine sunuyoruz. Her sözümüzün başı Allah’ın adı ile ve yine her sözümüzün sonu Allahuâlem olmak üzere.
Bu Sayıdaki Yazılar:
BAŞLIK | TARİH |
---|---|
Elveda 2024 | 10 Ocak 2025 |
Bereketin Reçetesi; Seherleri İhya | 10 Ocak 2025 |
Afrikalı Annelerin Çocuklarına Anlattıkları Efsane: Abdullah Harun | 10 Ocak 2025 |
Kulluğun Önündeki Engeller | 10 Ocak 2025 |