28 Nisan 2024 Pazar

Genç Öncüler'in Ekim/147. Sayısı 'İçimizdeki Yabancılar' Manşetiyle Çıktı!

Genç Öncüler’in Ekim/147. sayısı “İçimizdeki Yabancılar” manşetiyle çıktı!

Dergide bu ay, son yüz yıllık dönemimizde Müslümanların kullandığı eğitim kaynakları, siyasi yaklaşımlar, dine karşı tavır ve yeni rejimin ilk döneminin din algısı dosyaya taşınıyor.

Editör yazısı ise şöyle:

İçimizdeki yabancılar bahsi gündemimize yeni girmiş bir mevzu değil. Neredeyse iki yüz yıldır, hem bu coğrafyanın yabancıları hem de bu coğrafyadan olup da buraya yabancı olmaya can atanlar olageldi. Osmanlı’nın cephede mağlup olmaya başlamasının ardından gelen arayışlar, pek çoklarınca başka dünyalara açılan kapılar anlamını taşıyor; bu kapılar onları köprünün altından akan başka sulara götürüyordu. İslam’ın terakkiye mani olmadığı (ne demekse), Batı medeniyetinin de güzel yönlerinin bulunduğu(!) ve onların faydalı taraflarının alınması gerektiği(!) söylentileri; İslam’ın ilim ve bilimle çelişmediğini açıklama çabası olarak kamuoyuna yansıyacaktı. Kendimize yabancılaşma tavrı; 20. yüzyılın başlarından itibaren Jön Türklerde, İttihat Terakki’nin içinde, İstiklal Harbi verilirken manda ve himaye meselesinde, Cumhuriyet ilan edildikten sonra İslam’a ve geçmiş medeniyete olumsuz bakış açısında, 30’lardan sonra inşa edilen ve 60 darbesiyle iyice kabuklaşan Kemalizm’de, 70’lerde ön plana çıkan Komünizm’de, kimi Müslümanlar arasında çok da kale alınacak bir büyüklükte olmayıp ortaya çıkan aşırı fikirlerde, 28 Şubat’ta ve 15 Temmuz’da tekrar kendini gösterdi.

Şimdi şurada durmamız gerekiyor: Biz bugün yüzyıllarca inşa edilen bir karakterin ardından Türkiye’de yaşıyorken, İslam’ın dışında iyilik ve güzelliklerin bulunduğu söylentilerini duyuyorsak ipin ucu çoktan kaçmış demektir. Türkiye’ye mensup olup da bu coğrafyanın elde kalan son toprak parçasının muhafaza edilmesini basit görmek, manda ve himaye fikrini ruhundan atamamak, bilmem hangi mezheplerin seviciliğini yapmak, milletimizin değerlerini hafife almak gibi alçaklıklar anlıyoruz ki bundan sonra da sık sık karşımıza çıkacak. İstanbul’un ara sokaklarında cinsiyetleri eşitleyen(!) yürüyüşler yapılacak ve onlara bu vatanın bir rengi gibi bakılacak.

Fakat unutmamalı: İslam’ın dışında kalan her şeyin değersiz ve zavallı olduğunu söyleyen, bu vatanın bekçiliğini yapan, ülkenin bütün renklerinin İstiklal Harbi’nde ortaya çıktığını gören ve bilen bu milletin insanları, her zaman Türkiye kapısının İslam kapısı olduğunu bilip nöbet tutmaya devam edecek ve ruhundan manda ve himaye fikrini atamayanların ipliğini pazara çıkaracak.

Genç Öncüler olarak bu ay “içimizdeki yabancılar”ı dosyaya taşıyoruz. Başkası olup da bizden görünenler, bizden olup da başkası olmaya heves edenler, müminlerin asaletinden yüz çevirenler, bu vatanın vatan olurken ve vatan kalırken yaslandığı hakikatleri düşük bir şey olarak görenler dosya yazılarından.

Yavuz Selim Sancak, İslamcılığın kaynak krizini yazdı. Hüsamettin Malkoçoğlu, bir dönem çoklarının dilinde olan “Türkiye’nin bir darulharp toprağı(!) olduğu” garabetini yazdı. Osman Zinnur Aksu’nun yazısı Sen Sahip Olursan… İçimizdeki Yabancılar başlığı altında İslam düşmanlığı yapanlardan kimilerinin sözlerini de derledik.

Dosya dışında Hatice Beyza Öztürk hukuk yazılarına devam ediyor. Sümeyye Güven deneme köşesinde. Fazıl Cem Ayla filminin tahlilini yaptı. Talha Ulukır Sinema yazılarına, Ayşe Afife ise mekân yazılarına devam ediyor. Mehmed Eşref yine 10 Soruda köşesinde. Gündelik Şeyler köşesi de yine kendi yerinde. Objektifimden yansıyanlar sayfasında Tuğba Nur Avcı bir hatırayı bir an’a sabitledi. Şiir sayfasında Rüştü Onur, Turgut Uyar, Mehmed Akif ve genç şairlerimizden Begüm Kıtay şiirleriyle karşınızda.

Bu ay orta sayfada ilk Türk-İslam eserlerinden Kutadgu Bilig’den seçmeler var. Ali Emiri Efendi’nin Ezhar-ı Hakikat’inden bölümler bu ay da mevcut. Mustafa Sabri Efendi’nin Harf İnkılabı ile yazılarından birini daha yine dergiye aldık. Diğer iktibas ise 1939 yılında Cahit Tanyol’un Tanpınar hakkında kaleme aldığı köşe yazısı.

Arka Kapakta İsmail Kara Hoca’nın “Mızraklı İlmihal’den Ne İstiyorlardı?” yazısı bulunuyor.

Genç Öncüler’in genç yazarları olarak gayemiz; toplumsal yaşamımızda karşılaştığımız iyilikleri, kötülükleri, kolaylıkları ve zorlukları, siz değerli okurlarımıza en anlaşılır şekilde aktarmaktır. Kadromuz, adaletle şahitlik vazifesini unutmayarak yazılarını kaleme alma gayretindedir. Çünkü bu bize Rabbimizin vahiyle sabit kıldığı bir görevdir. Bütün sayılarımızı bu bilinçle çıkarıyoruz. Çalışmamızın hayırlara vesile olmasını diliyor, keyifle okumanızı temenni ediyoruz.