Fildişi, kauçuk, altın, petrol ve elmas için sömürülen ve kırmızı toprağı batılıların derisine işlemiş bir kıta, Afrika.
Kanlı Elmas, Sierra Leone hükûmeti ile Devrimci Birleşik Cephe (DBC) militanları arasında yaşanan iç savaşın en yoğun yaşandığı zamanları, savaşın en acı yanlarını; yüzbinlerce ölen insanı, milyonlarca mülteciyi, savaştan cebini dolduranları, silahlandırılan çocukları ve parçalanan aileleri bize hissettiren bir yapım.
Ömründe bir kez dahi elması görmemiş insanların elmas uğruna köleleştirilmesi, ölmesi ve öldürmesi, batının bu kanlı elmaslara olan talebini azaltmadığı için yaşanan bu savaş on yıldan fazla devam etmiştir. Savaşı daha bitirilmez kılan şey ise elmasla silah ticaretinin ve kaçakçılığın iç içe geçmiş olması.
Film, elmas madeninde çalıştırmak için terör estirip insanları köleleştiren DBC’nin girdiği köyünde ailesini kurtarmayı başarıp kendisi esir düşen balıkçı Solomon Vandy (Djimon Hounsou)’nin hikayesiyle başlar. Elmas madeninde çalışırken nadir bulunan büyük pembe bir elmas bulan Solomon’un, paralı asker olup aynı zamanda yasadışı bir şekilde elmas-silah ticareti yapan Danny Archer (Leonardo DiCaprio) ile yollarının kesişmesiyle hayatı değişecektir. Solomon, ailesini bulup kurtarma umuduyla Archer ile istemeyerek de olsa sakladığı elmas karşılığında bir anlaşma yapar. Ailesini, savaşları finanse etmekte kullanılan elmasları (kanlı elmasları) araştıran gazeteci Maddy (Jennifer Connelly)’nin de yardımıyla Gine’de bulunan Afrika’nın ikinci en büyük mülteci kampında bulur. Fakat Solomon, oğlunun ailesiyle birlikte olmadığını, DBC tarafında zorla silahlandırılarak çocuk askerlere katıldığını anlar.
Örgütlerinin propagandasına maruz bırakılan, uyuşturucularla düşünme yetisini kaybettirilen ve eline verdikleri silahlarla zevk alarak katil yaptırılan çocuklar, biz izleyicileri çok rahatsız edecek sahnelerle karşılıyor. Ayrıca Afrika’da hala 200 bin civarı çocuk askerin olduğunu da öğreniyoruz filmin sonunda.
“Burada insanların birbirini öldürmesi bir yaşam biçimi ve hep böyle oldu.” diyen ve anlaşmaları, elmas ve silah ticaretleri yüzünden ölen insanları zerrece umursamayan batılı figür Archer’ın filmin son sahnelerinde ölümcül yarasının acısında bile Solomon ve ailesini kurtarma planları ve yardımı bir Hollywood klişesi olarak çıkıyor karşımıza.
Aksiyon sahneleri bol olan ve 5 dalda Oscar’a aday gösterilen Kanlı Elmas, gösterime girdiği dönemde ve bugünde batıda olmayan ülkedeki insanların hayatlarının, masalsı düğünlerde parlak taşlı yüzüklerden daha değersiz sayılmasının çok eskide kalmadığını tüm açıklığıyla bizlere gösteriyor. Ne kadar kirli politikalar ve sömürgecilik zihniyeti devam etse de o coğrafyada, Afrikalının Archer’a söylediği şu sözleri kalıyor aklımızda: “Siz gelmeden çok önce buradaydık, siz gittikten sonra da burada olacağız.”
İlker Taşkın