Eğitim, uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınmış temel bir insanlık hakkıdır. Uluslararası tüm sözleşme ve yasalara rağmen, Gazze halkı 1967 İsrail işgalinin başından beri bu temel hakka erişim konusunda çeşitli zorluk ve engellerle karşılaşmaktadır. İsrail ordusu bugün hâlâ eğitime ve eğitim kurumlarına büyük zararlar vermekte olduğu gibi tarih boyunca da eğitimi bütünüyle hedef alan saldırı ve müdahalelerde bulunmuştur. Tüm engellemelere ve müdahalelere rağmen Gazze’de halk, diğer Arap ülkelerine ve hatta dünyadaki birçok ülkeye nazaran başarılı bir eğitim sistemi inşa etme konusunda büyük bir başarı göstermiştir. Eğitime oldukça büyük bir önem veren Gazze halkının 7 Ekim’den sonra özellikle daha önce böylesi bir duraklama yaşamamış olan eğitimde ve hayatın her alanında gerçekleşen bu büyük yıkımdan çok büyük bir ölçüde etkilenmiş olduğu görülmektedir.
France Arabic’in 2015’de yayınlamış olduğu rapora göre Gazze’de okuma-yazma oranı %96’ya ulaşmış olduğu gibi 2050’de okuma-yazma bilmeyen kimsenin kalmayacağı öngörülüyordu. Bu oran yıllar yılı süren zorlu koşullara rağmen Gazze halkının eğitime verdiği önemi ve başarılı bir eğitim sistemi inşa edebildiklerini göstermektedir. Gazze eğitim bakanlığında görev alan fakat ismini belirtmek istemeyen bir uzman ise bu durumu şu sözleriyle özetlemektedir; “Filistin halkı için eğitim hiçbir Arap ülkesi yahut Avrupa ülkesi için olmadığı kadar önemli ve esastır. Eğitim, gelişmenin, inşa etmenin, kaybedilmiş hakların kazanılmasının, kutsalların özgürleştirilmesinin temelidir. Çünkü bizim düşmanla savaşımız teknoloji, ilim, akıl savaşıdır. Biz ancak eğitim çalışmalarımızla Filistin halkını ihya edebiliriz.”
7 Ekim’den önce, Gazze’de 3 çeşit okul bulunmaktaydı. Bunlar devlet okulları, özel okullar ve UNRWA yani Birleşmiş Milletler’e bağlı olan okullardı. Sadece UNRWA’ya bağlı olan 300 kadar okul bulunmaktaydı fakat devlet ve özel okullar dahil edildiği zaman Gazze’de bulunan okul sayısı 1000’i aşmaktaydı. Yükseköğretim enstitülerinin sayısı ise 49’a ulaşmaktaydı. 7 Ekim’den sonra İsrail’in özellikle okul ve yükseköğretim enstitülerini hedef almasıyla yüzlerce okul yerle bir edildi. Elde edilen raporlara göre bu yapıların %80'inden fazlası ise yeniden kullanılamaz durumda. Olayların başlangıcından itibaren üniversiteler ilk hedef alınan yapılar arasındaydı. Yalnızca yapılar değil Rıfat el-Arir gibi akademisyen ve eğitimciler hedef alınarak eğitime onarılamaz hasarlar verildi. Özellikle UNRWA’ya bağlı okullar, güvenli bölge olarak adlandırılıp binlerce insanın sığındığı bölgeler haline geldikleri halde Birleşmiş Milletlerin sözde koruması altında olan binlerce insan göz göre göre defalarca bombalandı.
Gazze’de bugün 600 bin ilk-ortaöğretim yaşlarında öğrenci, 88 bin kadar da üniversite yaş grubunda öğrenci bulunmaktadır. Tüm yıkımın içerisinde bu eğitim ihtiyacını giderebilmek adına kimi uzman ve eğitimciler yeni girişimlerde bulunuyorlar. Bu girişimler şu şekilde sınıflandırılabilir, 1-Kuran-ı kerim halkaları 2- çadırlarda gerçekleştirilmeye çalışılan kısmen düzenli eğitim çalışmaları.
Eğitim çadırları, ailelerin çocuklarının eğitimi konusunda ısrarlarından sonra yaygınlaştı. Amaç, biraz olsun çocukların gündemini değiştirebilmek, bilgi hafızalarını diri tutabilmek, sınıf ortamı oluşturup çocukların sosyal gelişimlerini sağlayabilmelerine alan oluşturmak temel hedeflerdendi. Bu girişimlerde bulunanlardan biri olup iletişime geçilen eğitimci Muhammed el Hudari, imkanların zorluğuna rağmen yeni eğitim öğretim teknikleri geliştirmenin önemini vurguladı. Kendisi çadırlarda çocuklar için birçok faaliyette bulunmak için çabalamaktadır. Bu amaçla tiyatro canlandırması, resim ve boyama veya öyküler yoluyla eğitimin çocukların geçmişte öğrendiklerini hatırda tutmalarını, yeni şeyleri de kolaylıkla öğrenmeleri konusunda fayda sağladığından bahsetti.
Fakat şu an Gazze’de yaşayan bir grupla yapılan anket çalışması, eğitim çadırlarına kişilerin yarısından daha fazlası ulaşamıyor olduğuna ve bu çadırların sanılandan çok daha az yaygın olduğunu gösterdi. Eğitim çadırlarının yetersiz olması, eğitim ihtiyaçlarını gideremiyor olması, Gazzeliler için endişe verici bir durum haline gelmiş durumda.
Gazze eğitim bakanlığında görev alan uzman, Gazze’deki çocuklar için eğitim durumunu şu şekilde özetledi; “Bu nesil tam bir eğitim yılı kaybetmiş ve bir eğitim yılı daha kaybetme ihtimali çok büyük olan bir nesildir. Bu nesil eğitimde değil, yaşamak için bir lokma yemek aramakta, su aramakta ve bombardıman seslerini dinlemekte uzman oldu. Tam bir eğitim yılı boyunca hiçbir yeni bilgi edinemediler ve var olan bilgileri de oldukça geriledi.”
Elde edilen anket çalışmasına göre, sanılanın aksine bu eğitim çadırları ve toplu ders halkaları Gazze halkını çoğunlukla pozitif yönde etkilemiyor. Ankette sorulan “Eğitim çadırları, ders halkaları gibi eğitim için yapılan girişimler size fayda sağladığını ve duygu durumunuza iyi geldiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna, büyük oranda “hayır” yanıtı geldi. Aksine, bu tür toplu eğitim çadırlarının İsrail tarafından özellikle hedef alınıyor olmasından ötürü çoğunlukla kişiler etraflarında bu çadırların olmasını istemediklerini, korktuklarını ifade etti. Aralarından bir anne ise durumu şu sözleriyle ifade etti; “Etrafımızda hiçbir eğitim çalışması, eğitim halkası bulunmuyor. Olsa bile tehlike sebebiyle çocuklarımı bu halkalara gönderebileceğimi sanmıyorum. İsrail hayatımızın her alanını hedef aldığı gibi eğitimi de hedef alıyor. Çocuklarımı böyle bir tehlike içerisine atmaya hazır değilim.” Bunun yanında, bireysel olarak çocuklarının Kur’an eğitimiyle ilgilendiğini, bu konuda kendi başına adımlar atmaya çalıştığını da ifade etti.
Anket çalışmasında “eğitim kesintisi sonrası ne gibi duygu değişimleriniz oldu, nasıl etkilendiniz?” sorusuna verilen cevapların çoğunda büyük bir endişe, korku, ümitsizlik, boğulmuşluk hissi gibi ortak duygular bulunurken, dünyanın geri kalanını hakir görmeye, güvensiz hissetmeye başladım, öfke problemleri yaşamaya başladım, geleceğimi kaybetmiş gibi hissediyorum, okula ve eğitime karşı büyük bir özlem duyuyorum gibi cevaplar da bulunmakta.
Gazze’den bir annenin sözleri ise durumun en acı kısmını gözler önüne sermekte; “Çocuklarım çok büyük bir zulme maruz kalıyorlar, en temel haklara bile sahip olamadılar bunlardan biri de eğitim. Çocuklarım okulu özlemiş durumdalar. Bana okullara ne zaman döneceklerini soruyorlar ve ‘Arkadaşlarımızla buluşabilecek miyiz yoksa hepsi şehit mi oldular?’ diye soruyorlar.”
Tüm bunlara rağmen, Gazze eğitim bakanlığında görev alan uzman, her daim denemeye ve inşa etmeye devam etmeye çalışacaklarını şu sözleriyle ifade etti;
Filistin halkı ve Filistinli eğitimciler, diğer ülkelerin boyunduruğu altından çıkmak, muhtaç olmayı bırakmak istiyorlar. Her bir yıkım gayemizi gerçekleştirme yolundaki ısrarımızı arttırıyor. Evet, yaramız derin çünkü bu soykırım diğerlerine benzemiyor. Lakin Filistinli çocuk, Filistinli anne, Filistinli kadın, Filistinli eğitimci, Filistin’de herkes Allah’ın yardımıyla bu beladan kurtulacağını biliyor. Biz, kayalar yaracak, çöller yeşerteceğiz ve bu neslin zihinlerini yeniden inşa edeceğiz. Böylece Allah’ın izni ve yardımıyla bu nesil eğitimli kuvvetli bir nesil haline gelecek.
Maria Akraa