23 Kasım 2024 Cumartesi
Dosya

Amerika’da Üniversite Direnişleri

Gazze Kampları 

17 Nisan'da, New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki SJP'nin (Filistin'de Adalet İçin Öğrenciler) bir parçası olan öğrenciler, kampüsün güney çimenliğinde Gazze Dayanışma Kamp Alanı’nı faaliyete geçirerek İsrail ile bağlantısı olan şirketlerden çekilme çağrısında bulundular. Bu eylem, üniversitenin rektörü Minouche Shafik'in, Amerikan Kongresi’nde kampüste sözde antisemitizmle ilgili konuşmasına yanıt olarak ortaya çıktı. Ertesi gün Shafik, NYPD'ye (New York Polis Departmanı) öğrencileri toplu tutuklama yetkisi verdi. Bu, 1968'den bu yana en büyük tutuklama oldu. Öğrenciler disiplin cezasına çarptırılmak, okuldan uzaklaştırılmak ve izinsiz girmek gibi suçlarla tehdit edildi. Kampın altıncı gününde, 100'den fazla öğretim üyesi, öğrencilerini destekleme ve üniversitelerini geri almak için bir miting düzenledi. Columbia Koleji Öğrenci Konseyi Genel Öğrenci Topluluğu, üniversitenin İsrail’e yatırımlarını geri çekmesi konusundaki referandumu kabul etti. 20 Nisan Pazartesi, Columbia Yönetim Kurulu, İsrail'den çekilmeme kararını kesinleştirirken Southlane'de yüzlerce, hatta binlerce öğrenci eyleme geçti. Protestocular Hamilton's Hall'u ele geçirdi ve Gazzeli çocukların maruz kaldığı dehşetin kalıcı bir sembolü haline gelen altı yaşındaki Hind Rajab'ın onuruna orayı Hinds Hall olarak yeniden adlandırdı. New York Polis Teşkilatı, Salı günü saat 23:40 civarında kampları temizledi. Kampüsteki bu iki haftalık protestolar süresince öğrencilerin dersleri ve final sınavları karma (fiziksel ve uzaktan) eğitim olarak devam etti. Bazılarının ise kalan eğitim dönemi iptal edildi. Yüzlerce öğrenci yurtlarından çıkarıldı ve belirlenen katılımcı öğrencilerin diplomaları alıkonuldu. Yayınlanan resmi mezuniyet videosundan sembolik kıyafet veya dayanışma ifadesi taşıyan görüntüler sansürlendi. Columbia'da kıvılcımlanan direniş, hızla ABD'deki UCLA, USC, Harvard, Yale, Brown Üniversitesi, NYU ve diğer üniversitelere yayıldı. Bu üniversitelerin yönetim kurullarının tepkilerini  üç şekilde tanımlayabiliriz; öğrencilerini polis şiddetine maruz bırakarak seslerini kesmeye çalışanlar, kampüste barışı müzakere devam ettirmeye çalışanlar ve öğrencilerin taleplerini yerine getirenler. Evergreen State College, öğrencilerinin taleplerini yerine getirerek İsrail’e bağlı silah üreticilerin ve şirketlerin yapılan bağış ve yatırımlarını kestiler.

Yatırım ve Üniversiteler

70’lerden önce çoğu üniversitenin geliri kamu finansmanı ve hayırseverlikten sağlanıyordu. Bu, üniversitelerin çoğu için uygun fiyatlı olmasını sağladı ve karşılığında daha küçük bir sınıfa hitap etti. 70'li ve 80'li yıllarda ekonomik durgunluk ve Başkan Reagan'ın, daha küçük bir hükümete sahip olmanın büyümeye yol açacağı anlamına gelen Reaganomics'i uygulamasıyla birlikte, üniversitelerin finansmanı önemli ölçüde kesildi. Bunun üzerine okullarını işletmeye devam etmek isteyen üniversiteler gelir boşluğunu kapatma amacıyla öğrenim ücretlerini artırmaya karar verdi. Bu, üniversitelerin daha büyük bir sınıfa konuşmasına olanak tanıdı ama ücretler birçok kişi için uygun değildi ve bu da öğrencilerin banka kredisi almasına neden oldu. Bu durum aynı zamanda üniversitelerin prestij oluşturmak için sıralama ve ayrıcalık konusunda belirli bir rekabet içinde olmasına da neden oldu; ne kadar prestijiniz varsa, öğrenim ücretini de o kadar yüksek olabilir. Üniversitelerdeki gelir reformu, hayırseverlik fonlarını öncelikle yatırım yoluyla zamanla büyütebileceğiniz  bir havuz olarak yeniden şekillendirdi. Bununla birlikte üniversiteler insanların yaşam kalitesinin temel direği olmaktan ziyade, kapitalizm için hayati bir endüstriye dönüştü.

Bugün Harvard'ı örnek alırsak, $50 milyara yakın geliri var. Üniversite giderleri için kabaca sadece 2 milyar harcıyorlar kalan miktar yatırım ile değerlendiriliyor: yaklaşık %10'u borsaya, %39'u özel sermayeye, %31'i hedge fonlara ve %20'si diğerlerine ayrılıyor. Çünkü bu endüstriler, yüksek getiri sağlayan yatırımlardır. Yine örnek olarak Harvard, yıllık $1.5 milyar pasif gelir elde etti. Bu tür yatırımlar İsrail ile doğrudan ilişkisi olan şirketlerde dâhil olmak üzere milyonlarca dolar bulunmaktadır. Bunu doğrudan yapanın üniversite yönetim kurulu olmadığını da belirtmekte fayda var. Çünkü bunu yapan şirketleri var. Yönetim kurulu ise yatırımı düzenleyen şirketi etkiliyor. Ancak temelde öğrencilerin ve halkın zihninde ortaya çıkan soru, bu paranın nereye gittiği, nasıl kullanıldığı ve öncelikle topluluklarına fayda sağlamayan sistemi sürdürmenin mantığı konusunda şeffaflığın olmayışıdır. 

ABD Eğitim Bakanlığı'na göre, Amerikan üniversiteleri 2014'ten 2024'e kadar İsrail'den 342 milyon dolarlık hediye ve sözleşme aldılar, bu da üniversite yönetimlerinin İsrail ile olan sıkı iş bağlantılarını göstermektedir. 43.2 milyon Amerikalının eyalete göre $29.000 ile $57.000 arasında öğrenci kredi borcu bulunmaktadır. Üniversitelerin birçok ülkeyi geride bırakacak kadar gelirleri olmasına rağmen öğrencilerin borçlu olarak mezun olmaları ve üniversitelerin gelirlerini soykırımcı İsrail şirketleri ile yapmaları öğrencilerinin tepkisini çekmektedir.

ABD'de Öğrenci Hareketleri

ABD'deki öğrenci hareketleri yabancı bir kavram değildir. Öğrenci hareketlerinin ilk gösterisi 1943'te Howard Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Afrikalı-Amerikalı öğrencilerin siyahların hizmetini reddeden restoranlarda oturması ve bu restoranların müşterilerini ve kârlarını kaybetmesine neden olmasıydı. Bu, ayrımcılığı sona erdirmek ve herkesin onurunu güvence altına almak için sivil haklar hareketinin yalnızca başlangıcıydı. Irk, renk, din, cinsiyet ve ulusal kökene dayalı yüksek sesle ayrımcılığı öngören 1964 Sivil Haklar Yasası, onların başlattığı eylem hareketi sayesinde kabul edildi.

1955'te ABD, komünizmin yayılmasını durdurmak için Vietnam'a askeri müdahalede bulundu; 58.000'den fazla Amerikan askeri öldürüldü. Gençlerin çoğu istemeseler de askere çağrılma riskiyle karşı karşıyaydı. Bu yüzden yaklaşık yirmi yıl boyunca devam eden savaş karşıtı bir çaba başlattılar. Toplanma hakkı ve ifade özgürlüğüne hükümet açısından en tehdit edici tepki, 1 Mayıs 1970'te Kent State Üniversitesi'nde Eyalet Jandarmanın öğrencilerin üzerine göz yaşartıcı gaz sıkması ve ardından kalabalığa ateş açması emri verildiğinde geldi. Bu durum dört öğrencinin ölmesine ve dokuz öğrencinin yaralanmasına neden oldu. Uyarılara rağmen yaklaşık 1300 kampüste savaş karşıtı protesto düzenlendi ve 1973'te ABD nihayet askerlerini Vietnam'dan çekti.

Pandemi süreci sırasında bize tanıtılan siyah hayatlar hareketinin (BLM: Black Lives Matter) kökleri üniversite kampüslerine dayanıyordu. Bu hareket, 2012'de Travon Martin'in ve 2014'te Michael Brown'ın siyahi erkeklere yönelik polis şiddetine maruz kalan ölümlerinden kaynaklandı. George Floyd'un öldürülmesinin ardından 2020'de görsel dayanışma gösterileri yapıldı. BLM ayrıca sistematik ırkçılığın farklı kesişme noktalarına da değindi. Bu nedenle 2015 yılında Columbia Üniversitesi yatırımlarını, ABD'de özel hapishane şirketlerinden çıkartan ilk üniversite oldu. 

SJP'nin başarısı için bize umut veren şey 1960'lar ile 1980'ler arasındaki Güney Afrika'daki tasfiye hareketidir. Burada öğrenciler, üniversitelerine Güney Afrika'nın Apartheid rejimini destekleyen şirketlerle mali bağlarını kesmeleri için baskı yapan ülke çapında bir harekete öncülük ettiler. 1985 yılında Columbia Üniversitesi'ndeki öğrenciler idari binanın kapısını zincirlediler ve yaklaşık bir ay boyunca girişi kapattılar. Bunun sayesinde Columbia Üniversitesi, Güney Afrika'dan 39 milyon değerinde portföy hissesini elden çıkaran ilk Ivy League Üniversitesi oldu. Geçmişte özgürlük konusunda öncü olan Columbia Üniversitesi’nin yönetimi bugün SJP (Filistin’de adalet için öğrenciler) öğrencilere karşı takındığı şiddetli tavır için ilk üniversite olması ne kadar ironik bir durum oluşturmaktadır.

Kampların Bize Gösterdikleri 

Her ne kadar medya ve üniversite yönetim kurulları Filistinli katılımcıları antisemitik olarak gösterse de bu katılımcıların bir kısmı Siyonizm nedeniyle kimliklerinin lekelenmesine karşı çıkan Yahudilerden oluşuyordu. Kamplar sadece çadırlardan ve taleplerden ibaret değil;  atölye ve seminerlerin, dansın ve yemeğin, neşe ve sanatın, halkın direnişini, ibadetin ve Filistin'i tanımak ve yaşatmak ile beraber tarih yazan sonsuz bir dayanışma gerçekleştiği bir topluluk doğdu. Bu uyanışla, maddi çıkar ve egonun değil adaletin, barışın ve insan onurunun ön planda olduğu bir dünya oluşturmak için bilinçli ve insani nezaketle hareket edecek gençler her yerde bu temel inançla mücadele edeceklerdir. 

 

Rana Gülmez