206. Sayı / Geride Burakırken Geride Kalmak; Göç

Göç, insanlık tarihi boyunca var olan, toplumsal ve bireysel hayatı derinden etkileyen bir olgu olarak karşımıza çıkar. Savaşlar, iç çatışmalar, siyasi ve ekonomik baskılar, çevresel sorunlar ve iklim değişiklikleri, insanların yaşadıkları yerlerden ayrılmalarına neden olan başlıca etkenlerdir. Göç, yalnızca bireylerin hayatlarını değil, toplumsal, ekonomik ve kültürel yapıları da değiştirir. Göç alan ülkeler veya bölgeler, nüfus artışı, kültürel çeşitlilik ve iş gücü hareketliliği gibi sonuçlarla karşılaşırken, göç veren yerler ise nüfus kaybı, ekonomik durgunluk ve sosyal yapının bozulması gibi sorunlarla yüzleşir.

Göç, yalnızca demografik bir değişim değil, aynı zamanda toplumsal ve bireysel zorlukları da beraberinde getirir. Göç eden insanlar, sadece yeni bir hayata uyum sağlama süreciyle karşı karşıya kalmazlar. Ekonomik ve sosyal sorunlarla da mücadele etmeleri gerekir. Barınma, iş bulma, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim gibi temel haklardan mahrum kalma, çoğu zaman dışlanma ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalma bu sorunlardan bazılarıdır.

Ülkemiz, coğrafi ve stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca önemli bir göç merkezi olmuştur. Orta Doğu'daki çatışmalar ve komşu ülkelerdeki siyasi istikrarsızlıklar, Türkiye’yi göçmenler için hem bir durak noktası hem de bir geçiş güzergâhı hâline getirmiştir. Avrupa’ya ulaşmaya çalışan düzensiz göçmenler için de sıkça kullanılan bir rota olan Türkiye, bu coğrafi özellikleri nedeniyle göç hareketlerinin çekim merkezi olmuştur. Türkiye’nin karşılaştığı en büyük göç dalgası ise 2011 yılında patlak veren Suriye iç savaşının ardından yaşanmıştır. Bu tarihten itibaren milyonlarca insan ülkemize sığınmıştır. Genç Öncüler Dergisi, toplumsal ve siyasi tartışmaların odağı hâline gelen göç konusunu 206. sayısında ele aldı ve “Geride Bırakırken Geride Kalmak: Göç” diyerek okuyucunun istifadesine sundu.

Yazarlarımızdan Enise Hâcer Dağ, “Kim Ensar Kim Muhacir?” başlıklı yazısıyla meseleye dair yaptığı kavramsal çalışmayı paylaştı. Nihan, “Göçmenlere Karşı İkircikli Tutum: Hangi Göçmen İstenmiyor?” başlıklı yazısı ile farklı etnik ve dinlerden olan göçmenlere karşı uygulanan çifte standartı kaleme aldı. Betül Ünlü, “Dezenformasyon Çağında Hakikate Uzanan Yol: Şüphe” başlıklı yazısı ile sosyal medyanın ayrımcılığı, ırkçılığı ve kavmiyetçiliği bünyemize nasıl yaydığını örneklerle açıkladı. Selim Cemil, “Küresel Yapay Dertler” başlıklı yazısında, yanlış bilgilendirmeyi bir araç hâline getiren yaklaşımları kaleme aldı. Zeynep Rabia Yazıcı ise sadece yetişkinler için olan bir masal yazdı. Osman Zinnur Aksu “Sosyal Medya Aslında Ne kadar Sosyal?”, Harun Küçükaytekin ise “Dünya’da ve Türkiye’de Farklı Bir Denklem: Göç” dedi. Melek Öztürk Köroğlu, göç üzerine kitap öneri listesi hazırladı. Gökçenur Şahin, “Kadrajın Neresinden Bakıyorsun?” diyerek Kefernahum filmini ele aldı.

Dosya dışında ise Zeynep Sude Yaşaroğlu, “Evrim mi Devrim mi?” başlıklı yazısını okuyucu ile paylaştı. Merve Mahitapoğlu ve Oğuzhan Kiriz gerçekleştirilen kamplarla ilgili detayları paylaştı. Doğa kampında düzenlenen “Kelimelerle Şiirler” yarışmasında ödül kazanan şiirler de bu sayımızda bizlerle. Bizden Haberler sayfasını ise Zehra Mahitapoğlu Köksal hazırladı. Bu sayımıza katkıda bulunan yazarlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Genç Öncüler olarak her koşul ve durumda hakkı dile getirip istikamet üzere olma sorumluluğumuzu yerine getirme gayesiyle bu ayki dergimizi siz değerli okuyucularımızın idrak ve beğenisine sunuyoruz. Her sözümüzün başı Allah’ın adı ile ve yine her sözümüzün sonu Allahuâlem olmak üzere.