Bugün, her anın hızla geçtiği, insanların birbirinden giderek uzaklaştığı ve bireyselliğin her geçen gün daha fazla pekiştiği bir dünyada yaşıyoruz. Modern hayatın sunduğu hız, kimi zaman insana sadece geçmişin izlerini, geleceğin belirsizliklerini değil, aynı zamanda kendisini de unutturuyor. Artık kimliklerimiz, ideallerimiz, hassasiyetlerimiz geride kalıyor; hızla akan bir zaman içinde, ruhsal ve manevi dünyamızın derinliklerine inmek, kendimizi sorgulamak neredeyse imkânsız hâle geliyor. Her şeyin yüzeysel olduğu, her şeyin anlık bir tüketim objesine dönüştüğü bu dünyada, insanın kendi varlık nedenini bulması giderek daha da zorlaşıyor. Şehirlerin yoğun temposu, kalabalıkların anonimliği, teknolojinin insan ilişkilerini zayıflattığı, ölüm gibi bir hakikatin bizden çok uzaktaymış gibi göründüğü şu çağda sıkışıp kalmışken, insanın varoluşunu sorgulaması, hayatta neyin gerçekten önemli olduğunu görmesi daha karmaşık bir hâle geliyor.
Tam da burada zihinlerde bir soru beliriyor; her gün biraz daha yalnızlaşıp kalabalıklar arasında kaybolurken, hep daha hızlı olmamız gerektiği söylenirken, göğe bakabilen, yavaşlamayı başarabilen, kendini bir bütünün parçası olarak görebilen bir insan olmanın imkânı var mı? Peki bu hızda “insanca yaşamak” mümkün mü? Acaba gerçekten yaşamı bir yarışa dönüştürmek zorunda mıyız? Yeni sayımızda kendimize bu soruları sorup “Herkes Burada ama Kimse Yok” manşetiyle 213. sayımızı okuyucularımızın beğenisine sunuyoruz.
Yazarlarımızdan Melek Öztürk Köroğlu, “Şairin ‘Şehrin İnsanı’ Dediği Yerden” başlıklı yazısı ile okuyucularımızı karşıladı. Esad Enes Kuran, “Herkes Burada ama Kimse Yok” başlıklı yazısında modern dünyada insanın yalnızlaşması ve ruhsal ihtiyaçları üzerinde durdu. Yusuf Bera Kara, “Batı: Kuzu Postunun İçinde Ne Var?” başlıklı yazısında Batı medeniyetinin insanlığa vadettiklerini kaleme aldı. Oğuzhan Kiriz, “Haz ve Hız Çağında Yaşamak” başlıklı yazısı ile “yavaşla!” dedi. Nihan, “Ölümü Gömmek” başlıklı yazısında unuttuğumuz bir hakikati hatırlattı. Ayşe Nihal Ocaktan, “İslam İnsanı İhya Eder” başlıklı yazısında İslam’ın kemalat için sunduğu bazı tekliflere değindi. Zeyneb Rabia Yazıcı, “Komşu Tabağını Geri Göndermenin Kısa Tarihçesi”ni yazdı. Zeynep Sude Yaşaroğlu ise “Göğe Bakmanın Fazileti” başlıklı yazısı ile aramızda yerini aldı.
Dosya dışında ise Yüksel İpek Karayılan, “Mavisi Kırık Ülke” başlıklı hikayesi ile bizlerle. Portre sayfasında ise Zehra Mahitapoğlu Köksal yerini aldı. Kitap tahlilinde ise Feyza Gümüşlüoğlu’nun “Suriye’de Mufalif Olmak” kitabı var. Zaman Tüneli’ni ise Muhammed Furkan Yeşil hazırladı. Etkinlik sayfasını Belkız Mahitapoğlu hazırladı ve Aksa Akademi’nin bahar dönemi programı hakkında bilgi verdi. Genç şairlerimizden Hamza Bayı ise “Fâni’ye Mektup” adlı şiiri ile aramızda yerini aldı. Bu sayımıza katkıda bulunan tüm yazarlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.