203. Sayı / Medeniyetten Cehalete Dönüş

Müslümanların kıblesi, şehirlerin annesi, risaletin doğduğu, insanoğlunun yeryüzündeki ilk durağı olan Mekke... Peygamber efendimizin ömrünün 53 yılını geçirdiği, İslamiyet’in şekillendiği, Kur’an’ın 86 suresinin nazil olduğu bu mübarek şehir, bu güne kadar önemini hiç kaybetmedi. Bu kutsal beldeye tarihi süreçte birçok devlet hizmet edebilme şerefine nail oldu. İslam’ın sembolü sayılan bu medeniyet şehri, günümüzde ise Suudi Arabistan Krallığı’nın himayesinde bulunmakta.

Suudi Arabistan Krallığı, uzun yıllar boyunca geleneksel ve muhafazakâr bir toplum yapısıyla tanınmaktaydı. Ancak son yıllarda Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın liderliğinde radikal bir değişim sürecine girdi. Bu değişim süreci, Suud halkının bir kesimi tarafından “ilerici” olarak okunsa da bir kesimi bu reformist hareketler karşısında “muhalif” olarak nitelendirilmiştir.  Krallıktaki değişim hareketleriyle beraber liberal ve seküler bir anlayışın Müslümanlar üzerinde hızla yayılım göstermesi, akıllarda “İslam’ın sembolü sayılan medeniyet şehri nasıl bir tehlikede?” sorusunu uyandırdı. Genç Öncüler Dergisi olarak Asrı Saadet dönemi Mekke’sini ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın 2030 vizyonunu “Medeniyetten Cehalete Dönüş” diyerek 203. sayımızda inceledik.

Yazarlarımızdan Saliha Nart, “Asrı Saadet İkliminden Esintiler” başlıklı yazısında Rasulullah’ın doğumu ile Mekke topraklarındaki cahiliye karanlığının aydınlanmasını ele aldı. Ayşe Nihal Ocaktan, “İki Yolcu; İnsan ve Mekke” başlıklı yazısı ile insanın hayat yolculuğunu Mekke üzerinden okumaya çalıştı. Zehra Mahitapoğlu Köksal, “Osmanlı Dönemi Mekke’si” başlıklı yazısı ile Yavuz Sultan Selim’den itibaren Osmanlı’nın yıkılışına kadar devam edecek olan süreçte Osmanlı Devleti’nin kutsal beldeleri muhafaza adına yaptığı uygulamaları inceledi. Selim Cemil, “Suudi Yozlaşma” başlıklı yazısı ile gerçekleşen değişim sürecinin topluma nasıl yansıdığını ele aldı. Betül Mahitapoğlu, “Takalidü'l-Haremeyni'ş-Şerîfeyn” başlıklı yazısı ile Muhammed bin Selman’ın 2030 vizyonunu ve imza attığı projeleri inceledi. Maria Akraa, “Özgürlükçü mü Otoriter mi? Suudi Hükümetinin Muhalefet ile Mücadelesi” başlıklı yazısında muhalif kesimlere karşı gerçekleşen tutumları detaylı bir şekilde ele aldı. Betül Sena Üstün, “Suudi Arabistan Filistin Meselesinin Neresinde?” başlıklı yazısında Suudi Arabistan’ının Filistin-İsrail meselesine bakışını anlayabilmek için tarihi süreçteki önemli kırılma noktalarına değindi. Harun Küçükaytekin, “Çöldeki Soğuk Savaş” başlıklı yazısında The Dissident filminden ilhamla Cemal Kaşıkçı cinayetine odaklandı. Zeynep Pınar Can ise “En Anlamlı Yolculuk” başlıklı yazısı ile umreden dönüşünün üzerinden bir ay geçmişken duygu ve düşüncelerini paylaştı. Doç Dr. Serhan Afacan ile Suudi Arabistan’daki reform süreci üzerine gerçekleştirdiğimiz röportaj da bu sayıda bizlerle. 

Dosya dışında ise Ravza Demirel, “Rabb’e Yakınlaşma Vesilesi: Kurban” başlıklı yazısı ile Muhammed Emin Yıldırım Hoca’nın kelamından istifade ederek Kurban ibadetinin taşıdığı anlam ve değeri kaleme aldı. Etkinlik sayfasında Zeynep Sude Yaşaroğlu, kardeş coğrafyalar programı kapsamında gerçekleştirilen “Bir Mazlum Coğrafya: Doğu Türkistan” programının detaylarını paylaştı. R. Merve Taşdelen “Ben ve Öteki” başlıklı denemesi ile Serhat Karahan ise “Kefen Vefası” başlıklı şiiri ile bu sayımızda bizlerle.  Bu sayımızda yer alan tüm yazarlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Genç Öncüler olarak her koşul ve durumda hakkı dile getirip istikamet üzere olma sorumluluğumuzu yerine getirme gayesiyle bu ayki dergimizi siz değerli okuyucularımızın idrak ve beğenisine sunuyoruz. Her sözümüzün başı Allah’ın adı ile ve yine her sözümüzün sonu Allahuâlem olmak üzere.