Düşünmek insani bir eylemdir. Kur’an-ı Kerim, insanın yetilerini kullanarak düşünmesini ister. Rabbimiz, Mülk suresinde “Gözünü çevir bak, bir çatlak görebilir misin? Sonra gözünü tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.” buyurarak bizleri kâinattaki mükemmel yaratılış üzerinde düşünmeye, tefekkür etmeye sevk etmektedir. İnsan, tefekkür edebilme özelliği sayesinde diğer varlıklardan ayrılır. O da diğer canlılar gibi evrenin bir parçasıdır. Ancak parçası olduğu evrene Allah’ın nazarıyla bakmak sadece insana mahsustur.
Tefekkür kalbin tasarrufu, kalpteki ışık demektir. “Fikr” kökünden türeyen tefekkür; derin düşünmeyi, olayların hikmetini kavramak için sarf edilen çabayı, varlıklara Allah nâmına bakmayı ifade eder. Bir başka ifadeyle de kulun, gördüğü her şeyde Rabbini hatırlamasıdır. Güneşte, yıldızlarda, dağlarda ve taşlarda, kurumuş ağaçların yeniden çiçeğe durmasında hatta gözle görülemeyen hücrelerde bile… Evrenin her bir döngüsünde Allah’ı hatırlamak, O’ nun kudreti ve azameti karşısında gafletten kurtulmaktır. “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün farklı oluşunda aklıselim sahipleri için elbette ibretler vardır. Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler (ve şöyle derler:) “Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru!” Ali İmran 190 – 191
Genç Öncüler Dergisi 199. sayısında “Bir Derin Gayenin Peşinde: Tefekkür” diyerek okurlarını düşünmeye davet ediyor.
Yazarlarımızdan Necdet Meşe, “Tefekkür İnsanoğlunun En Zor Ameli” başlıklı yazısında Kur’an’daki düşünme eylemini ifade eden kavramları ve bu kavramların kullanışlarını anlatıyor. Belkız Mahitapoğlu, “Tefekkür, Tezekkür ve Tedebbür Üzerine” başlıklı yazısı ile düşünme biçimindeki üç aşamadan bahsediyor. Maria Akra ise “Bir Derin Gayenin Peşinde; Tefekkür” başlıklı yazısı ile bizlerle. Esad Enes Kuran, “Yok Oluşun İçerisindeki Varoluş” başlıklı yazısında hazzın ve hızın son derece önemli görüldüğü modern dünyada insanın akış içerisinde kaybolup gitmek yerine akışa müdahale etmesine odaklanıyor. Remad, “Göçtü Kervan Kaldık Dağlar Başında” yazısı ile dağ metaforunu kaleme alıyor. Osman Zinnur Aksu, “Bilgi Nedir?” başlıklı yazısı ile Kur'an'da bilginin entegrasyonunun temelini güçlü bir şekilde oluşturan üç bilgi kategorisine değiniyor. Dosya yazılarında son olarak Zeyneb Rabia Yazıcı, “Nazar-ı Dikkatimi Celb Edenler” başlıklı yazısı ile yerini alıyor.
Zehra Mahitapoğlu Köksal, “İmanın Tazelendiği Durak; Üç Aylar” Zeynep Sude Yaşaroğlu ise “Helal Gıdanın Maneviyata Etkisi” yazısı ile bizlerle. Yüksel İpek Karayılan, “Zelzele Kod: 6223” başlıklı yazısı ile 6 Şubat depremi hakkında kaleminden dökülenleri okuyucumuz ile paylaşıyor. Burak İdi, “Kambersiz Düğün Olmaz” Merve Taşdelen ise “Çeper” başlıklı denemeleri ile bizlerle. Selma Tepehan ise “Hicran Yüklü Bulut” şiiri ile aramıza katılıyor.
Etkinlik sayfamızda ise Ömer Faruk Kırbaşoğlu, güz dönemi boyunca üniversiteli erkek kardeşlerimiz ile gerçekleştirilen faaliyetlerden bahsediyor. Bu sayımızda yer alan tüm yazarlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Genç Öncüler olarak her koşul ve durumda hakkı dile getirip istikamet üzere olma sorumluluğumuzu yerine getirme gayesiyle bu ayki dergimizi siz değerli okuyucularımızın idrak ve beğenisine sunuyoruz. Her sözümüzün başı Allah’ın adı ile ve yine her sözümüzün sonu Allahuâlem olmak üzere.