190. Sayı / Ömrün Görünmeyen Sermayasi: Zaman

Zaman kav­ra­mı, tarih bo­yun­ca hem bilim dün­ya­sın­da hem de fel­se­fi tar­tış­ma­lar­da sık­lık­la tar­tı­şı­lan; onu tam ola­rak yan­sı­tan bir ta­nı­ma sahip ol­ma­yan ol­gu­dur. Ya­şa­mı­mız­da sahip ol­du­ğu­muz en de­ğer­li kay­nak­lar­dan biri olan zaman; sak­la­na­maz, bi­rik­ti­ri­le­mez, alı­nıp sa­tı­la­maz, ge­ri­ye ya da ile­ri­ye sa­rı­la­maz. Peki, zaman nedir? İslam'da zaman nasıl ele alın­mış­tır? Kur'an-ı Kerim'de "asra yemin" eden ayet­le­rin an­la­mı nedir? Kul­lan­dı­ğı­mız saat dü­ze­ni, neye işa­ret eder? Za­ma­nı yö­net­mek müm­kün mü?

Zaman ve ta­şı­dı­ğı anlam, bin­ler­ce se­ne­dir in­san­lı­ğın zih­ni­ni sü­rek­li meş­gul eden ve için­den çı­ka­ma­dı­ğı so­ru­la­rın or­ta­ya çık­ma­sı­na sebep olan et­ken­ler­den­dir. Zaman mef­hu­mu ol­mak­sı­zın ka­ina­tın ve in­sa­nın kay­na­ğı an­la­şı­la­maz ve tarih an­la­yı­şı inşa edi­le­mez.

Her anı­mı­zı iyi de­ğer­len­dir­me­miz ge­re­ki­yor. Çünkü zaman, hiç kimse için durup bek­le­mi­yor. Geç­miş zaman bir daha geri gel­me­yecek ve ge­lecek zaman ise sır ve meç­hul­ler­le dolu. Sa­de­ce ya­şa­mak­ta ol­du­ğu an, in­sa­na ve­ri­len en de­ğer­li he­di­ye­dir. Sahip ol­du­ğu­muz en büyük ni­met­ler­den biri ol­ma­sı­na rağ­men, en kolay har­ca­dı­ğı­mız nimet hiç şüp­he­siz ki za­man­dır. Fır­sa­tı­mız el­dey­ken ve imkan var­ken onu Allâh’ın râzı ola­ca­ğı şe­kil­de de­ğer­len­dir­mek, en güzel dav­ra­nış­tır.

Efen­di­mi­zin ha­di­sin­de de be­lirt­ti­ği üzere “İki nîmet var­dır ki, in­san­la­rın çoğu on­la­rı de­ğer­len­dir­me hu­su­sun­da al­dan­mış­tır. Bun­lar; sağ­lık ve boş zaman.” (Bu­hâ­rî, Rikâk,1)

Za­ma­nın kıy­me­ti­ni an­la­yan ve ânı dolu dolu ya­şa­ma gay­re­tin­de olan İslâm âlim­le­ri de vakti nimet ola­rak görür, onu zâyi et­mez­ler­di. Mu­hab­bet­le­ri­ni kısa tutar, davet edil­dik­le­ri yer­le­re yan­la­rın­da ki­tap­la ica­bet eder­ler­di. Kar­şı­laş­tık­la­rı kıy­met­li bil­gi­le­ri hemen kay­de­der­ler­di. Bu âlim­ler za­ma­nı ihyâ eden ve zaman ile de ihyâ olan ki­şi­ler­dir.

Su­nu­lan za­ma­nın hak­kı­nı ve­re­bil­mek için biz­ler de ev­ve­lâ iş­le­ri­mi­zi dü­ze­ne koy­ma­lı, bir plan prog­ram dâ­hi­lin­de iler­le­me­li­yiz. Ön­ce­lik­li iş­le­ri esas al­ma­lı, er­te­le­me has­ta­lı­ğı­nı te­da­vi et­me­li­yiz. Ha­ya­tın aslı olan ‘za­ma­nı’, öl­dür­mek için değil, ya­şat­mak için gay­ret sarf et­me­li, bu doğ­rul­tu­da fe­da­kâr­lık­lar yap­ma­lı­yız.

Biz­ler Genç Ön­cü­ler ola­rak bu ay “Ömrün Görünme-yen Sermayesi: Zaman” man­şe­tiy­le kar­şı­nız­da­yız. Ya­zar­la­rı­mız­dan Nej­det Meşe, Za­ma­na Diz­gin Vur­mak ya­zı­sı­nı ka­le­me aldı. Elif Enfal, Ahir Za­man­day­ken ya­zı­sıy­la siz­ler­le. Zey­neb Rabia Ya­zı­cı, İhmal Edi­len Zaman dedi. Melek Kö­roğ­lu, Ne İçinde Ne de Büs­bü­tün Dı­şın­da Ol­du­ğu­muz Zaman ya­zı­sı­nı ka­le­me aldı. Mus­ta­fa Der­viş De­re­li, Sos­yal Med­ya­dan Me­ta­vers’e Zaman, Mekan ve Beden ya­zı­sıy­la siz­ler­le. Bel­kız Ma­hi­ta­poğ­lu, Asr’a Yemin Ede­rim ki dedi. Ahmed Dhe­yab, İbnul Vakt Olmak ya­zı­sı­nı ka­le­me aldı. Numan Karabudak, Hey Sana Söylüyorum, Yavaşla! dedi. Genç Ön­cü­ler olarak Özel Öğ­ren­ci­ler Okulu Mü­dü­rü Nasuh De­ve­ci ile rö­por­taj ger­çek­leş­tir­dik. Dosya dışı ya­zarlarımızdan Mak­bu­le Kara, Aile­min “Nor­mal” Ço­cu­ğu Olmak ya­zı­sı­nı ka­le­me aldı. Sare Yavuz, Fas Yol­cu­lu­ğum gezi ya­zı­sıy­la siz­ler­le. Üm­mü­gül­süm Yıl­maz, Bir Haf­ta­ya Ne Kadar Çok Şey Sı­ğa­bi­lir? dedi. Zehra Ma­hi­ta­poğ­lu, Biz­den Ha­ber­ler say­fa­sı­nı siz­ler için ha­zır­la­dı. Zey­nep Pınar Can, Genç Ön­cü­ler Dep­rem Böl­ge­sin­de ya­zı­sı­nı ka­le­me aldı. Son ola­rak R. Merve Taş­de­len, Ger­çek­leş­me­yen Veda şi­iri­ni siz­ler­le pay­laş­tı.

Genç Ön­cü­ler ola­rak her koşul ve du­rum­da hakkı dile ge­ti­rip is­ti­ka­met üzere olma so­rum­lu­lu­ğu­mu­zu ye­ri­ne ge­tir­me ga­ye­siy­le bu ayki der­gi­mi­zi siz de­ğer­li oku­yu­cu­la­rı­mı­zın idrak ve be­ğe­ni­si­ne su­nu­yo­ruz. Her sö­zü­mü­zün başı Allah’ın adı ile ve yine her sö­zü­mü­zün sonu Allah ‘u alem olmak üzere.