154. Sayı / Sen Gel Engel Gitsin

Yolda değ­ne­ği ile bir­lik­te yü­rü­yen, san­dal­ye­si­ni kol­la­rıy­la kuv­vet­li bir şe­kil­de iten, der­di­ni el­le­ri ve mi­mik­le­riy­le an­la­tan ya da kar­şı­sın­da­ki kim­se­ler ta­ra­fın­dan hiç­bir zaman an­la­şıl­ma­yan nice en­gel­li in­san­la bir­lik­te ya­şı­yo­ruz. Faz­la­sıy­la genel bir ka­te­go­ri öyle değil mi en­gel­li te­ri­mi? Fakat zih­ni­miz­de can­la­nan sa­de­ce bir veya daha fazla ye­ti­sin­den mah­rum olan in­san­lar. Kli­şe­le­re do­ku­nup em­pa­ti tu­za­ğı­na düş­me­den on­la­rı an­la­mak müm­kün müdür? Bu sa­yı­mız­da bu so­ru­ya cevap ara­dık. Acı­ya­rak ağ­la­na­sı bir tablo inşa edip ibret ders­le­ri (!) ver­mek ye­ri­ne on­la­rın da her şey­le­riy­le biz­den ol­duk­la­rı­nı, se­vin­ciy­le üzün­tü­süy­le he­ye­ca­nıy­la ke­de­riy­le bizim pay­laş­tı­ğı­mız ha­ya­tı ya­şa­dık­la­rı­nı ak­tar­mak kuş­ku­suz en­gel­li in­san­la­rın prob­lem­le­ri­ni çö­ze­bil­mek için daha ger­çek­çi bir yak­la­şım ola­cak­tır. Yani başka bir ifa­dey­le bir­bi­ri­mi­zi an­la­mak için ara­mız­da­ki en­gel­le­ri kal­dır­ma­lı­yız. Bakış açı­mı­zı de­ğiş­tir­me­li, on­la­rı fi­zik­sel bir yok­sun­luk çek­me­yen ama ya­şam­da bir­çok en­gel­le kar­şı­la­şan ve bun­la­rı aş­ma­ya ça­lı­şan her­kes gibi bir birey ola­rak de­ğer­len­dir­me­li­yiz. As­lın­da iti­raf etmek ge­re­kir­se bu sunuş ya­zı­sı­nı faz­la­sıy­la zor bir şe­kil­de ka­le­me alı­yo­rum, dönüp si­li­yor ve tek­rar­dan ya­zı­yo­rum. Zira is­tem­siz de olsa en­gel­li in­san­la­rı bir şe­kil­de büyük “biz”den ayır­mak­tan, on­la­rı ayrı bir dün­ya­nın in­sa­nı ola­rak gör­mek­ten ve başka bir ha­ya­tı ya­şa­dık­la­rı­nı ima et­mek­ten çe­ki­ni­yo­rum. İçe­rik­te bir­çok en­gel­li kar­de­şi­mi­zin de ak­tar­dı­ğı üzere, on­la­rı gör­me­yen göz­le­ri­miz, işit­me­yen ku­lak­la­rı­mız ve an­la­ma­yan zi­hin­le­ri­mi­zin ak­si­ne, onlar da bizim ya­şa­dı­ğı­mız aynı ha­ya­tı pay­la­şı­yor­lar. Gü­lü­yor­lar, ağ­lı­yor­lar, se­vi­ni­yor­lar, üzü­lü­yor­lar, he­ye­can­la­nı­yor­lar, sı­kı­lı­yor­lar, hayal edi­yor­lar, düş­lü­yor­lar… Peki ya far­kı­mız? As­lın­da yok desek abar­tı etmiş ol­ma­yız. Bir şe­kil­de göz­le­ri gör­me­yen, ku­la­ğı işit­me­yen, ko­nu­şa­ma­yan, yü­rü­ye­me­yen bir kim­se­nin mu­adil­le­rin­den ye­gâ­ne farkı, bahsi edi­len duygu ve he­ye­can­la­rı bir en­gel­le bir­lik­te ya­şa­ma­la­rın­dan başka bir şey ol­ma­sa gerek di­ye­rek siz­le­ri bu ayki içe­ri­ği­miz­le baş başa bı­ra­kı­yo­ruz.

Bu ay der­gi­miz­de bir­bi­rin­den güzel ve il­ginç içe­rik­ler siz­le­ri bek­li­yor. Dosya ko­nu­sun­da Ayşe Baş­boz­kurt biz­le­re kör­lü­ğün ren­gi­ni yazdı. Ay­şe­nur Yavuz, ço­ğu­mu­zun pay­laş­tı­ğı en­gel­le­ri pay­laş­tı. Na­ge­han Elif Akyağ, en­gel­li in­san­la­ra karşı yük­selt­ti­ği­miz ba­ri­yer­le­ri ve eşit­lik ve ada­let iki­le­mi­ni de­ğer­len­dir­di. Ha­ti­ce Beyza Öz­türk, en­gel­li­le­rin Tür­ki­ye’deki yasal olan hak­la­rı­nı araş­tır­dı. Ma­hi­nur Öz­de­mir ko­nu­ya başka bir açı­dan yak­laş­tı ve in­sa­nın muh­taç­lı­ğı­nı ir­de­le­di. Yine bir en­gel­li yazar olan Ay­şe­nur Do­ma­niç Yelçe’den alın­tı­mız var bu sa­yı­da. Dos­ya­mız­la iliş­ki­li ola­rak ise işa­ret dili say­fa­mız, Büşra Ayder’in az­mi­ni ifade eden şiiri, en­gel­li­ler hak­kın­da doğru bil­di­ği­miz yan­lış­lar ve en­gel­le­ri­ni aşa­rak ha­yal­le­ri­ni elde eden­le­rin say­fa­la­rı siz­le­ri bek­li­yor. Dosya dı­şın­da ise Ali Atunkaya, Koca Yusuf'un yürek burkan hikayesini sizlere aktardı. Sü­mey­ye Çift­çi, ibret ko­nu­su­nu ele alan kısa bir de­ne­me ka­le­me aldı. Yük­sel İpek Ka­ra­yı­lan, Ra­ma­zan’da he­pi­mi­zin pay­laş­ma­sı ge­re­ken bir rü­ya­yı yazdı. Rey­yan Beyza Bay­kan’ın ise bir öne­ri­si var: ko­ro­na virüs gün­de­mi­nin zirve yap­tı­ğı şu gün­ler­de acaba Çin­li­le­ri kuru fa­sul­ye pi­la­va alış­tı­ra­bi­lir miyiz? İsmail Yasin Avcı, uzak ama aynı za­man­da çok yakın ol­du­ğu­nu his­se­de­ce­ği­niz bir di­yar­dan, Nijer’den siz­le­re ha­ber­ler ge­tir­di. Se­la­met Haşim ise Kojin Ka­ra­ta­ni’nin Dünya Ta­ri­hi’nin Ya­pı­sı adlı ki­ta­bı­nın tah­li­li­ni yine siz­ler için yaptı. Son ola­rak Meh­met Eşref’in tak­vim yap­rak­la­rı ve Meh­met Ali Öz­de­mir’in Lü­gat­çe say­fa­la­rı da her za­man­ki yer­le­rin­de siz­le­ri bek­li­yor.

Genç Ön­cü­ler ola­rak her koşul ve du­rum­da hakkı dile ge­ti­rip is­ti­ka­met üzere olma so­rum­lu­lu­ğu­mu­zu ye­ri­ne ge­tir­me ga­ye­siy­le bu ayki der­gi­mi­zi siz de­ğer­li oku­yu­cu­la­rı­mı­zın idrak ve an­la­yış­la­rı­na su­nu­yo­ruz. Her sö­zü­mü­zün başı Allah'ın adı ile ve yine her sö­zü­mü­zün sonu Al­la­hu­alem olmak üzere.