Her şeyden evvel söylemekte büyük fayda görüyoruz ki dinimiz İslâm, Allah’ın emrettiklerine uymayı ve yasakladıklarından sakınmayı, kullar arasında ve yeryüzünün her zerresinde hak ve adaletin tesisi için çabalamayı gerektiren biricik yaşam tarzımızdır. Bu yaşam biçimine haiz olan bizler, nefsimizin her arzuladığını değil, yalnızca ve yalnızca Allah’ın emrettiklerini yaparak hür olabildiğimize inanırız.
Bizler, Peygamber Efendimiz (sav.)’in: “Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Şayet eliyle düzeltmeye gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Diliyle düzeltmeye de gücü yetmezse kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu da imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, İman 78) Hadis-i Şerifinde belirttiği ölçüye göre yaşar, hak ve adaleti de bu ölçü minvalinde tesis ederiz. İmanımızın gerektirdiğini, gücümüz yettiğince yaparız biz…
Genç Öncüler Gençlik Hareketi de dün nasıl haksızlık ve kötülükler karşısında gücünün yettiğini yaptıysa bugün de yapmaktadır ve bundan sonra da yapacaktır. Bizler sinesinde barındığımız ve parçası olduğumuz Müslüman gençliğin anlam dünyasına ve entelektüel birikimine yatırım yapmayı görev bilenlerdeniz. Fakat bugün gelinen noktada, gençliği etkisi altına alan rüzgârın başlatmakta olduğu fırtına, bizleri bu açıklamayı ilân etmeye mecbur bırakmıştır. Dünya genelinde 2000’li yılların başından bugüne ve hususen Türkiye özelinde 2016 yılından beri faaliyet göstermekte olan Netflix adlı film-dizi yapımcısı ve dağıtımcısı kuruluş, bünyesinde belgesel serileri, dizi, film ve muhtelif çocuk içerikleri yayınlamakta ve bu içerikler marifetiyle başta eşcinsellik ve LGBT akımı olmak üzere; bireyselcilik, modernizm, dinsizlik ve cinsiyetsizlik; Kapitalizm, Feminizm gibi sapkın ideolojileri neredeyse yayma mecrası olarak iştigal etmektedir.
İzleyicisine her içerikte eşcinsel hakları ve Feminizmi mesaj olarak verme düşüncesini yayın politikası haline getirmiş bu kuruluş, bizlere sansürsüz olarak her içeriği sunduğunu ve ‘özgür’ bir platform olduğunu defaten söylese de işin aslı farklıdır.
Her ay ödediğimiz muhtelif meblağlar ile özgürlük yerine yalnızca mezkûr ideolojileri satın aldığımızı bilmemiz gerekir.
Asıl özgürlük, anlamaktır. Özgürlük, bir düşünme ve davranma durumu iken Netflix bizleri kendi enstrümanları ve kendi mantalitesi ile düşündürmekte ve davrandırmaktadır. Bunun adı her şart ve durumda özgürlük değil ‘bağımlılıktır.’
Netflix gibi mecraların zihin ve anlam dünyalarımıza karşı kasıtlı, sistematik bir savaş açtığı gerçeği biz gençler tarafından bilhassa idrak edilmelidir. İstenilen, herhangi bir fikri alt yapısı olmayan, boş zihinler inşa edip içeriğini diledikleri gibi doldurmaktır. İstenilen, hedef kitle olarak belirlenen 18-25 yaş arası aktif gençliğin dinî ve ahlakî yargılarını pasifize etmektir. Asıl istenen, aşılanan her ne varsa özgürlük kılıfı giydirmektir.
Genç Öncüler Gençlik Hareketi olarak bizler, gençliğin kendi bağımlılıklarını para ile satın almalarına karşı olduğumuzu ve her türlü bağımlılığın karşısında saf tuttuğumuzu bu açıklama ile açıkça bildirmekteyiz. Adım adım normalleştirilmeye çalışılan ideolojilerden, içi boşaltılmaya çalışılan zihinlerden, bu kuruluşların elinde deney malzemesi olmayı ‘zımnen’ kabul eden şahıslardan beriyiz.
Son kalemiz aile yapımızı, göz bebeğimiz gençliğimizi yok etmeyi hedefleyen bu menfur saldırı karşısında Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını göreve çağırıyoruz.
RTÜK’e ailemizi, gençliğimizi koruma görevini yerine getirmesini hatırlatıyoruz…
Ezcümle Genç Öncüler Gençlik Hareketi olarak, Peygamberimizin (sav.) mezkûr Hadis-i Şerifine binaen sizleri de bu yaşanılanları anlamaya, varsa Netflix üyeliklerinizi iptal etmeye, üyeliğiniz yok ise çevrenizi bilinçlendirmeye ve imanın gerektirdiği üzere bireysel ve toplumsal bir duruş sergilemeye davet ettiğimizi kamuoyuna saygıyla bildiririz.