152. Sayı / Geçmişi Bugünde Yaşamak

Çok­la­rı­mız için hayat, dün­den uzak­laş­tık­ça daha kötü ve kire daha yakın gö­zü­kür. Mazi yi­ti­ril­miş altın ça­ğı­mız, ge­lecek ise has­re­ti du­yu­lan o va­kit­ten git­tik­çe uzak­laş­ma­mız, ge­ri­ye dö­ne­me­yecek ol­du­ğu­muz dü­şün­ce­si­dir. İşte böy­le­si bir du­rum­da ha­tır­la­rız. Ha­tır­la­mak ge­ri­ye dönme im­kâ­nı­mız, geç­mi­şin saf­lı­ğı ve tek­rar edil­mez­li­ğin­de vaki olan tec­rü­be­yi ye­ni­den tak­lit etme ar­zu­muz­dur. Ha­tır­la­rız çünkü bu­gü­nü an­lam­lan­dır­ma­mız, geç­miş ile ku­ru­la­cak bir bağ va­sı­ta­sıy­la an’ımızı inşa et­me­miz ge­re­kir. Zih­ni­miz­de geç­mi­şe dair uçu­şan nes­ne­ler olan ha­tı­ra­lar ise yine işte bu in­şa­atın ma­mu­lü, de­ko­ras­yo­nu ve mo­ti­fi­dir­ler. Fakat aynı za­man­da çok kez ifade ede­me­ye­ce­ği­miz üzere bir ruh sa­hi­bi­dir­ler. Geç­miş ile iliş­ki­li her şey ne de derin an­lam­la­ra sahip, ma­ni­dar ve ol­du­ğun­dan daha da faz­la­sı­dır değil mi? Dün­den miras kal­mış sa­yı­sız ben­ze­ri olan bir eşya asla diğer mu­adil­le­riy­le bir ol­ma­dı­ğı gibi sü­rek­li tec­rü­be edi­len bir an, duygu ve dü­şün­ce de ancak dün ile iliş­ki­li ol­du­ğun­da di­ğer­le­rin­den fark­lı gibi gö­zü­kür. Çünkü geç­mi­şin ağır yükü olan ha­tı­ra, her ne ise ona bir hatır kıy­me­ti biç­miş­tir. Ha­tır­la­rız, zira geç­miş ya bir nes­ne­nin çok­la­rı için sı­ra­dan ve ba­ya­ğı gö­zü­ken de­tay­la­rın­da yal­nız­ca ken­di­si­ni bi­le­ne sır­la­rı­nı açar ya da ancak ha­tır­la­ya­rak tek­rar ede­ce­ği­ne inan­dı­ğı­mız fakat baş­ka­la­rı için fark edil­me­yen ilk ya­şan­tı ve tec­rü­be­de an­lam­lı gö­zü­kür. Bu yüz­den bugün ya­şa­ya­bil­mek için ha­tır­la­ma­ya, et­ra­fı­mız­da bizi ku­şa­tan her şeyi dün­den ba­ğım­sız ol­ma­yan bir an­lam­la res­met­me­ye mec­bu­ruz­dur. Bir diğer ifa­dey­le ha­tır­la­maz isek ya­rın­da tek­rar edecek bir dünün ol­du­ğu­na ina­na­ma­yız.

Biraz daha po­pü­ler ola­rak ele al­dı­ğı­mız­da da ben­zer bir gün­dem kar­şı­mı­za çık­mak­ta. “Tüfek icat oldu mert­lik bo­zul­du” eda­sıy­la mah­ru­mi­yet içe­ri­sin­de­ki dün, her zaman bol­luk ve fe­rah­lık içe­ri­sin­de­ki bu­gün­den daha par­lak ve ulvi, kir­den ve ah­lak­sız­lık­tan uzak, mutlu mesut in­san­la­rın ya­şa­dı­ğı bir sa­ha­dır. Hatta ül­ke­yi kan gö­tür­dü­ğü, yaşam stan­dart­la­rı ve geçim im­kan­la­rı­nın asla bugün ile kı­yas­la­na­ma­ya­ca­ğı şun­dan bir yirmi yıl ön­ce­si hak­kın­da ko­nuş­tu­ğu­nuz­da dahi “ah es­ki­ler!” diye iç çe­ken­le­ri bul­mak müm­kün­dür değil mi? Geç­miş­te inanç daha sa­hi­ci, ak­ra­ba ve ar­ka­daş iliş­ki­le­ri daha sa­mi­mi, in­san­lar daha gay­ret­kar ve sa­bır­lı­dır. Da­ha­sı, olup ola­bi­lecek her şeyin en güzel ve tam ya­şan­mış­lık­la­rı yine geç­miş­te tec­rü­be edil­miş­tir. Büyük kavga geç­miş­te ve­ril­miş, “iyi in­san­lar (ma­zi­de kalan) at­la­rı­na binip” biz­le­ri terk et­me­den önce bir kez daha aynı şid­det­le vaki ol­ma­ya­cak zor­luk ve mü­ca­de­le şart­la­rı al­tın­da “en büyük” kö­tü­ler­le vu­ruş­muş, ya galip gel­miş ya ma­zi­nin ri­tim­li ve mü­zik­li ha­tı­ra­la­rı­na konu ol­muş­lar­dır. Bu ayki sa­yı­mız­da ha­tı­ra ve ha­tır­la­ma­nın bu ro­lün­den ör­nek­ler ve de­ğer­len­dir­me­ler ile kar­şı­nız­da­yız.

Dosya ko­nu­muz­da ya­zar­la­rı­mız­dan Fatma Sena Ya­ba­ni­gül, za­ma­nın üze­ri­miz­de­ki bı­rak­tı­ğı de­ği­şim iz­le­ri­ni ay­na­lar ve fo­toğ­raf­lar üze­rin­den ele aldı. Ha­ti­ce Beyza Öz­türk, ha­tır­la­rın kutsi sa­ati­ne sı­kış­mış eş­ya­la­rın ha­ki­kat­li ruh­la­rı­nın izini sürdü. Na­ge­han Elif Akyağ, baş­la­rı­nı sü­rek­li düne dönük tutup öğüt ve­ren­le­ri ve geç­mi­şe sı­kış­tır­dık­la­rı na­si­ha­tin yeni nesil üze­rin­de­ki te­si­ri­ni iş­le­di. Osman Zin­nur Aksu, ha­fı­za­nın ro­lü­nü gün­cel me­sel­ler üze­rin­den ele aldı. Ma­hi­nur Öz­de­mir, Barış Manço ve şar­kı­la­rı va­sı­ta­sıy­la ha­tı­ra­sı­nın bu­gü­ne değin uza­nan an­la­mı­nı ele aldı. Esra Akgül, ço­cuk­lu­ğu­na borç­lu ka­lan­la­rı siz­ler için “anım­sa­dı”. Kübra Yağ­mur, geç­miş­le “he­sap­laş­ma­da” sü­rek­li gün­dem­de olan bir konu, ge­le­nek ve mo­der­ni­te iki­le­mi hak­kın­da bir de­ğer­len­dir­me ya­zı­sı ka­le­me aldı. Dü­ca­ne De­mir­taş ise ha­tır­la­ma­nın işlev ve bi­çim­le­ri­ni “ha­tır­lat­tı”. Dosya dı­şın­da Arif Yasin Kav­dır’ın Müs­lü­man’ın tem­si­li­yet ve ör­nek­li­ği­ni sor­gu­la­dı­ğı bir ya­zıy­la kar­şı­nız­da­yız. Yine Mer­yem Nur Uğur­tay, mo­dern za­man­da sap­ma­la­ra karşı Müs­lü­ma­nın gös­ter­me­si ge­re­ken tavrı ele alır­ken genç ka­lem­le­ri­miz­den Yük­sel İpek Ka­ra­yı­lan siz­ler için kısa bir hi­ka­ye ka­le­me aldı. Mu­rat­han Çöl­yen, top­lum bi­na­sı­nın üze­ri­ne inşa ol­du­ğu hu­ku­kun rolü ve öne­mi­ne atıf ya­par­ken Ra­ma­zan Dün­dar­ka­ya bu­gün­ler­de sıkça rast­la­dı­ğı­mız bir fe­no­me­ni, tem­si­li­ye­ti ol­ma­yan kof bilgi üret­me ça­ba­sı­nı yazdı. Bu sa­yı­da­ki araş­tır­ma ya­zı­la­rı­mız­da ise ta­sav­vuf ala­nın­da sı­ra­sıy­la Hü­sa­met­tin Mal­ko­çoğ­lu, Mu­ham­med İkbal’in Cav­di­na­me’sin­de­ki ebe­diy­yet kav­ra­mı­nı, Ömer Faruk Gün­düz’ün ise Ahmed Ga­za­li’nin Hüsn-ü Aşk’ın­da­ki seyr-i sülük kav­ra­mı­nı iş­le­di. Yine Hü­se­yin Uzu­ner, din­ler ta­ri­hi ala­nın­da en önem­li Müs­lü­man dü­şü­nür­ler­den olan Şeh­ris­ta­ni’nin el-Mi­lel ve’l-Ni­hal adlı ese­ri­nin in­ce­le­me­si­ni biz­le­re su­nar­ken Ziya Dede, Ame­ri­ka’daki ko­lo­ni­leş­me sü­re­ci­ni ele aldı. Coğ­raf­ya­mı­za dair gün­cel baş­lık­lar al­tın­da Ab­dul­lah Özbay, Libya sa­va­şı­nın ka­de­ri­ni de­ğiş­ti­re­bi­lecek yerli ve milli si­lah­la­rı­mı­zı in­ce­ler­ken Mo­ham­med Sham­sud­din, Hin­dis­tan’da yakın za­man­da çıkan yeni va­tan­daş­lık ya­sa­sı kar­şı­sın­da Hint­li Müs­lü­man­la­rın du­ru­mu­nu göz­ler önüne serdi. Orta say­fa­da Ez­har-ı Ha­ki­kat ve 10 so­ru­da kime gü­ve­ni­lir/ gü­ve­nil­mez say­fa­la­rı­mız bu ayda aynı yer­le­rin­de siz­ler­le. Film tah­li­li say­fa­mız­da, Ne­ca­ti Cu­ma­lı’nın Susuz Yaz adlı ro­ma­nı­nın 14. Ulus­la­ra­ra­sı Ber­lin Film Fes­ti­va­li’nde Altın Ayı ödülü alan Metin Erk­san ya­pı­mı fil­mi­nin tah­li­li­ni Burak İdi yine siz­ler için yaptı. Son ola­rak ise bu ayki sa­yı­mız­da şiir say­fa­la­rı­mız hay­liy­le ka­ba­rık. Begüm Kıtay, Şa­hit­lik; Uğur­can Bay, Kaf Da­ğın­da­ki Şiir; Hakan Tuğ­rul, Ken­di­ne Gelen Söz­ler ve arka ka­pak­ta Mu­ham­med Bed­red­din ise Unuttuğum Renkler adlı şi­iri­ni ya­zı­ya dök­tü­ler.

Genç Ön­cü­ler ola­rak her koşul ve du­rum­da hakkı dile ge­ti­rip is­ti­ka­met üzere olma so­rum­lu­lu­ğu­mu­zu ye­ri­ne ge­tir­me ga­ye­siy­le bu ayki der­gi­mi­zi siz de­ğer­li oku­yu­cu­la­rı­mı­zın idrak ve an­la­yış­la­rı­na su­nu­yo­ruz. Her sö­zü­mü­zün başı Allah'ın adı ile ve yine her sö­zü­mü­zün sonu Al­la­hu­alem olmak üzere.

Bu Sayıdaki Yazılar:

BAŞLIK TARİH
Susuz Yaz 12 Mart 2020